Özlem bu, “yalnız kuş” olmanın hakkını vermeliydi. Bir zindandan, başka bir zindana sürükleniyordu. Bu sefer de Faik’in zindanında, O’nun kurallarıyla yaşamak zorundaydı. Yaşadığını hissetmeye başlamışken, yine o eski çaresizliğine geri dönmüştü. İkinci kez ölümün kapısını çaldı, iki adet zakkum yaprağıyla. Aslında o iki zakkum yaprağı nasıl da özetliyordu Özlem’in hayatını: Faik’in zindanından kurtulmak için Kemal’e tutunmuştu, tıpkı o zakkum yapraklarına tutunduğu gibi ve o zakkum yapraklarının sonunda da Mehmet bekliyordu. Kaçınılmaz olan son gerçekleşti ve Mehmet, Özlem’in aslında o inci tanesi olmadığını öğrendi. Özlem suçlu, Mehmet ise fazla merhametsizdi. Bir sandalye çekti Mehmet ve “Anlat” dedi. Bir oda, sevdiği adam ve sırlarından başka hiçbir şey yoktu. Derin bir nefes aldı ve o sırları teker teker Mehmet’in avuçlarına bıraktı.