- Kadın karakterleri canlandıran Deniz Çakır ve Müjde Uzman'a nasıl karar verdiniz?
- Kadın karakterleri canlandıracak isimler çok önemliydi. Birçok ismin adı geçti... Deniz Çakır fikri hep masadaydı... Tesadüfen Deniz Çakır'la karşılaştım ve döndüm baktım, karşımda Meryem Çakırbeyli duruyordu. Bu rolü başroller oynamış bir kadın oyuncuya anlatabilmek çok zor . Çünkü ilk bakışta bir mafya dizisi çekiliyor ve Deniz'den de o dizide mafya reisinin karısını oynamasını istiyorsun. Bu çok riskli bir rol ve ikinci plandaymış gibi görünebilir. Önemli projelere imza atmış Deniz gibi birini ikna etmek çok zordu ama başardık. İyi ki başarmışız.
DENİZ KADIN TARAFININ REİSİ
- Deniz Hanım'ı zor ikna ettiniz yani...
- Ben ikna ettim. Bunu kendisi de söyler zaten. "Kaygılarını anlıyorum ama bu çok başka bir şey. Başka bir yolculuk," dedim. Çünkü hikayede bu karakter kadın tarafının reisiydi.
- Dizide en etkileyici isim bence...
- Doğru. Çünkü o da çok işin içine girdi. Setin içine girdiği andan itibaren o bir reis! Ama tartışmaya çok açık bir rol. Sosyal medyada bu konuyla ilgili sürekli tartışma söz konusu. Yani Deniz (Meryem Çakırbeyli) kocasının sevgilisiyle mücadele ediyor. Sadece kocasının sevgilisiyle değil hayata dair duruş biçimiyle de mücadele veriyor.
- Toplum tarafından bilinen birçok isim karısı ve sevgilisiyle hayatını gözlerimizin önünde yaşıyor oysa ki...
- Evet bu da enteresan, onlara neden ses çıkarılmıyor? Bunlar niye protesto edilmiyor? Gözümüzün önünde böyle yaşayan bir çok medyatik insan var. Kimse onlara sesini çıkarmıyor. Biz dramasını, projesini yapınca bağırıp ayağa kalkıyorlar. Aslında korkularıyla yüzleşmekten korkuyorlar. Benim kızdığım şeylerden biri bu. Drama denilen şey çatışmadan çıkar. Bizim işimiz o çatışmayı yaratmak. Onu yaratmazsak seyircinin seyredeceği bir şey kalmaz. Aşk-ı Memnu'yu da izlemeyecekti insanlar o zaman. Çıkıp diyorlar ki, "Siz bu işi meşrulaştırmaya mı çalışıyorsunuz?" Niye meşrulaştıralım? Bu bir drama.
- Karınız olan karakter mi yoksa sevgili karakteri mi, hangisi sizi daha çok etkiledi?
- İkisi de çok değerli. Biri sorgusuz sualsiz aşkı savunuyor. Diğeri kocasını, ailesini savunuyor. Biri "Dünya karşıma dikilse önemli olan aşk," diyor.
- Hangisi daha saygı uyandırıcı?
- İkisi de. Bu benim başıma gelmiş bir şey değil. Allah korusun zaten. Kimsenin de başına getirmesin. Çok zor bir şey.
- Erkek izleyici kitlesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Erkekler idol belirliyor kendine. Bu tehlikeli bir şey. Zamanında biz de izlediğimiz şeylerden etkilendik. Ahde vefayı, arkadaşlığı, adamlığı ya ağabeylerimizden öğrendik ya da filmlerden... Öyle enteresan bir şey ki bu işler. Bir dünyayı anlatırken seyirciye bu tür değerleri de anlatma telaşı oluyor. Ama sanat da hep iyiyi, güzeli, erdemliyi anlatmak zorunda değil. Sürekli pirü pak gezen birinin hikayesi çekici olmaz ki. Çözümlere ulaşma biçimi erkeklerin aklında kalıyor. 12 yaşında çocuk bu işleri izlerken adam olmayı, doğruyu, yanlışı anlıyor. Sürekli kaypak ve nereye basacağı belli olmayan bir kahraman yaratamazsınız.