Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
RÖPORTAJ
“Sibel’le beraber Ojen de ağladı”

9 Kasım 1983 Malatya doğumlu. Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Opera Ana Sanat Dalı mezunu. Karagül'de en sevdiğim karakterlerden biri olan Sibel'i canlandırıyor. Her hafta yazdığım ÖzetliYorumların ardından nazikçe mesaj atıp, teşekkür eder, sağolsun. Sette canlı kanlı tanışmadan önce de tanışmıştık yani. Görmeden kendini sevdiren cinsi latiflerden. Karagül ekibine dahil olma sürecinden tutun, canlandırdığı karakterin çatışmalarına kadar her şeyi konuştuk Ojen'le. Ekrandan geçirdiği samimiyeti karşılıklı konuşurken de hissettirdi. Okuyacağınız söyleşiyi aslında didaktik hale ben getirdim. Çünkü Ojen'le birbirine kavuşmuş iki sevdalının samimiyetinde konuştuk. Set ziyaretimin ilk günü konakta tanıştık. Seti bittiği için (bir de Sevda telefonda”Hadi gelsene, gel, gel,” diye taciz ettiği için) ilk etapta hasret gideremedik ama akşam üstü buluşmak için sözleştik. Ben ilk gün sohbetlerimi tamamlayıp akşam üstü doğruca Ojen'in yanında aldım soluğu. Sevda Erginci de vardı yanımızda tabii. Onunla da sohbet ettim ama onun sırası sonra. Kayıt düğmesine bastım ve sohbet ettim sadece. Tabi o uzuuuun sohbeti yazıya döksem baygınlık geçireceğiniz için sizler için konuştuklarımızı hizaya soktum diyebilirim. Benim bu tanışma ve kavuşma sonunda harika bir arkadaşım oldu. Umarım severek okursunuz.

Karagül'e nasıl dahil oldun?

Ben aslında Tatar Ramazan cast'ı için görüşmelerdeydim. Murat Saraçoğlu ile daha önce çalışmıştım. O ara aradı beni ''Ojen, Sibel diye bir karakter var o sen olmalısın,'' deyince Sibel'i okudum, aşık oldum ve Karagül'ü seçtim. Sibel, hikayenin iki sivri ucu Kendal ve Baran ile temas eden bir kadın çünkü. Şamverdi ailesinin biricik veliahtı, amcası tarafından milli olsun diye Sibel'e getiriliyor ve Sibel de hikayenin tam ortasına düşüveriyor.

Sibel gerçek hayata sağlam referanslar veren bir karakter, onu canlandırmak sende nasıl etki yapıyor?

Çok ilginç bir şey söyleyeyim sana Sibel'le ortak noktam bile var.

Aaaa nasıl yani?

Şöyle ki Sibel aslen Mersinli, çocuk yaşlarda aşık olduğu Kasım'dan ailesiyle beraber kaçıp Van'a yerleşiyor. Ve Van depreminde anne babasını kaybedince kızını da alıp Urfa'ya kaçıyor. Ben de Van depremini yaşayan depremzedelerdenim. Sibel'i ilk okuduğumda bu ortak noktamız beni çok etkiledi. Bir de herkese kardeşim dediği Ayşe'nin aslında annesi olması ve Kasım'ın gazabından onu ve kendini korumak için kaçması karakterin gerçekçiliğini arttırdı gözümde. Sibel feleğin çemberinden geçmiş, erkeklerle münasebeti onları ciddiye almamak olan bir kadın. Kendal'ın çocuğunu taşıması onun için “Ağa karısı olurum da rahat yüzü görürüm,” çizgisinde değil. Kasım'dan o kadar çok çekmiş ki ve dahi kızını büyütmek için o kadar çok badire atlatmış ki erkekler onun için bir kurtuluş noktası değil asla. Kadriye'nin, Narin'in ahlaksızlık olarak addettiği şeyleri yapmak, kızının geleceği için yapması gereken bir detay gibi sanki. 

Ama Sibel o yörenin geleneklerini tasdiklemese de kabullenen bir kadın.

Tabii ki. Gerçekçi çünkü. Hayatta kalmak ve kızını yetiştirmek için o geleneklerin ve ahlak kurallarının gölgesinde yaşamaya mecbur olduğunun oldukça farkında. Diğer yandan da gelenekleri ve yöredeki genel kabul gören ahlak anlayışını hayatının baş köşesine koymuyor Sibel. Onun için aslolan kızını korumak.

Oynarken ciğerine işleyen bir sahne var mı?

Genel anlamda Sibel'in her halini oynamayı çok seviyorum. Ama oynarken beni hüngür hüngür ağlatan, dokunan iki sahne oldu. İlki Kadriye Ana'nın hamamda beni yıkattığı sahneydi. Sibel sığındığı Kadriye'nin onu sanki kirli bir şeymiş gibi diğer kadınların önüne atmasına o kadar üzülüyor ki, onun acısını sahiymişcesine hissettim. O sahnede Sibel'le beraber Ojen de ağladı senin anlayacağın.

1 2 3 4 5
YORUMLAR



DİĞER RÖPORTAJLAR