Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
Smallville bittikten sonra dizinin son beş sezonunu yayınlayan CW, çizgi romanlardan devam etti. Ne kadar yerinde bir karar olduğunu Arrow’la gördük. Çizgi romanlardan tanıdığımız geyik Green Arrow’a nazaran çok daha ciddi bir karakter olsa da bugüne kadar televizyona yapılmış uyarlamaların en softuydu neredeyse. Yan karakterleri ilgi çekiciydi. Öyle ki çizgi roman serisinde yer almayan John Diggle ve Felicity Smoak kısa süre içinde dizinin en sevilen karakterleri oldular. (Öyle ki Green Arrow’un yeni serilerinde ilk kez çizgiye geçtiler) Batman ve Superman’e kıyasla çok daha az bilinen Arrow’un hikayesi, geçmişi ve bugünü birlikte anlatarak oldukça ilgi çekici hale getirildi ve Arrow tüm dünyada bilinen bir dizi haline geldi. Arrow’un en büyük düşmanı olan Merlyn’i (Malcolm Merlyn) ilk sezonun esas kötüsü olarak yerleştirince sezon gayet başarılı oldu. Dizi ikinci sezonuyla birlikte başa sarmış gibi göründü, yine rastgele kötü adam avı başladı. Ama ilk sezonda adada Oliver’ın dostu olarak gördüğümüz Slade Wilson nam-ı diğer Deathstroke karakteri bu kez hem adada hem de Starling City’de Arrow’un düşmanı oldu. Deathstroke, DC Evreninin en bilinen ve kemik hayran kitlesine sahip kötü karakterlerinden biriydi. Çizgi romanlarda daha çok Batman ve Flash’le kavgaları hatırlanan (en unutulmazı da koşan Flash’e kılıç sapladığı kavgadır herhalde) Slade’in ana kötü olduğu ikinci sezon ilkinin getirdiği sesi getiremedi. Reytingler kötü olsa da ikinci sezonun son beş bölümü paralel kurgusunun mükemmelliğiyle benim için dizinin izlemesi en keyifli kısmını oluşturuyor. Yine de genel kanı sezonun en önemli kısmının Flash’in doğuşunu gördüğümüz kısa süreç olduğu yönünde.
