Öncesinde Elçin Sangu'yla, Osman Akça'yla, Kerem Fırtına'yla, yani en azından en fazla diyalog içine gireceğin oyuncularla vakit geçirme imkanınız oldu mu?
Oldu, okuma provası yaptık epey. Ben zaten o ortamı gördüm, "çok güzel bir enerji var, dur bakalım bu yansıyacak mı" dedim. Çünkü yansırsa zaten yürüyeceğiz biz. Ki yansıdı da.
Sizin ortamınıza baktığımızda şu kendini çok belli ediyor, ego yok. Ne şöhretin çok peşine düşen, ne hali tavrı değişen varmış gibi gözükmüyor.
Hem o ilk ekipte ego yok, hem de bizim dizimize sonradan çok karakter eklendi, onlarda da yok. Bizim yapımcılarımız o kadar zeki ve işini bilen insanlar ki, o enerjiyi ortamı bozacak kimseyi almadılar. Melisa (Şenolsun) geldi mesela haftalar sonra, aynen devam etti.
Hayatının dönüm noktalarından biri diyebiliriz yani Kiralık Aşk için?
Deriiiiz hem de nasıl deriz. Ben hala inanamıyorum. Bazen durup nasıl oldu diyorum. O kadar acayipti ki, haftanın beş günü boş oturuyordum, diziden falan vazgeçmiştim. Bir bankaya gireyim 20 sene çalışayım, biriktirip kreş açarım diyordum. Olmuş sekiz ay, hala şoktayım. Seneler evvel geldiğim İstanbul'da çok beğenip "keşke burada otursam" dediğim yerde şimdi oturuyorum. Dizideki "hayat mucizelerle dolu" diye bir giriş var ya hani, vallahi dolu.
Çevrendekiler nasıl karşıladı, onlarda gördü sonuçta umutsuzluk dönemini?
Benim annem inanamadı, çok komik. Annem şu an Kiralık Aşk'ı çok seviyor, "sen olmasan da izlerdim" diyor ve eminim izlerdi. Elçin'i çok beğenir mesela. Zaten annem çok iyi bir eleştirmendir. Bana durur, "Burada inanmamışsın Sanem," der. Bu tutar dediği dizi tutar, sıkılıp kanal değiştirdiği dizi biter.
Sen izleyebiliyor musun kendini, bazıları izlemekten kaçınıyor etkilenirim diye?
Bir insanın kendi kendini izlemesi işkence resmen. Ben ekrana baktığımda her baktığımda mutlu olmuyorum. İzliyorum, izlemek durumundayım. Bence bana faydası var. Diyelim yakın planlar alınıyor, benimki alınırken problem yok. Ama diyelim bir başkasına geçiyor, ben hareketsizim neredeyse. Bunu görünce duvarlara vuruyorum kendimi ben. Ne oluyor işte, bir daha yapmıyorsun, yapmamaya gayret ediyorsun.
Bir de sen tiyatrodan geliyorsun, ikisi çok farklı şeyler. Teknik anlamda da adapte olman zor olmuştur.
Tabii canım, orada sahnedesin ve bitti. İster ağla, ister üzül, istersen öylece dur. Oyuncunun insiyatifine kalıyor bir sürü şey. Ama dizide bu yok ki, sinir krizi geçir ama kadrajdan çıkma. Aynı anda hem tekniğe, hem devamlılığa hem oyununa odaklanman lazım.