Ve Paramparça… Biraz önce Babam ve Ailesi’ni anlatırken bahsettiğim gibi sadece lüks yaşama odaklanmış, bomba transferleri olsa da ikinci sezonda bitirilmiş olması gereken dizi… Nurgül Yeşilçay çıktığında bile izlenmeyecek havaya çoktan girmişti Paramparça. Sadece intikam amaçlı gelen ve izleyicide MedCezir ve Ezel’den kalma “bu adamı izlemem gerek!” dürtüsüne sahip Barış Falay olayı düşmekten kurtardı. Düşmekten kastım reyting değil tabii ki… Geçen sezon da Paramparça’nın reytingleri ilk sezon kadar olmasa da gayet iyiydi. Ama esas konu yavaş yavaş saptırılınca, başrol ne kadar çok beğensem de Dilara olunca ve Dilara kötülükten, Cihan’dan ve ailesini bir arada tutma sevdasından vazgeçince, Gülseren çıktıktan sonra olay tamamen zenginlerin hayatına dönünce, Cihan’ın bu sevgilisi de ölünce, çocuklar büyüyünce, bu yaşta sapsarı saçlar, kadın gibi giyinmeler, evlenmeler, üniversite okumadan şirket yönetmeler olunca, güzelim Gürpınar yalısı Erguvan yalısı olunca Paramparça artık Paramparça’lığını kaybetti ve yavaş yavaş Dallas olma yolunda ilerlemeye başladı. Bu da insanların diziye olan güvenlerini kaybetmelerine sebep oldu… Geçen sene bitirilseydi belki daha iyi hatırlanabilirdi. Mine Tugay çok iyi oyuncu evet, kötü rolleri de en az iyi roller kadar kendine yakıştırıyor ama bir diziye iki tane güçlü kadın fazla… Hem Dilara hem Asu olmaz… Asu çok iyi yazılmış bir karakter. Candan’ın, Dilara’nın, yanında mükemmel renkli duruyor ama başlı başına o karakter üzerine bir dizi yazılsaydı daha iyi olabilirdi. Ayrıca Barış Falay’la ikisi her an Ender ve Selim’e dönüşecek ve birbirlerine romantik sözler söyleyip sarılacaklarmış gibi durmuyorlar mı sizce de? İşte tüm bunlar benim nazarımda Babam ve Ailesi’ni Paramparça’nın önüne geçiren sebepler…