İlk olarak İçerde’den başlayayım… Daha ortada sadece Köstebek’in uyarlanacağı haberleri dolaştığında bile heyecanlanmıştım. Çünkü Köstebek favori film listemde top 5’in içerisinde yer alıyordu. Daha sonra başrol için Çağatay Ulusoy’un düşünüldüğünü öğrendim ve heyecanım katlandı. Daha sonra yavaş yavaş kadro şekillenmeye başladı ve ben de “tamam, bu seneki dizim budur, hayırlı olsun!” dedim kendi kendime. Yalnızca aklımı tek birşey kurcalamıştı; Bensu Soral, Çağatay Ulusoy’un hızına ve temposuna yetişebilecek miydi? Meslekte çok çok fazla tecrübesi olmamasına rağmen Çağatay Ulusoy’un kendini çok iyi yetiştirdiğini düşünenlerdenim. MedCezir başladığında inanamayarak izlemiştim kendisini çünkü o kısa sürede bir insan kendini ancak bu kadar iyi geliştirebilirdi. Sözün özü Çağatay ve İçerde iyi bir koalisyondu benim gözümde. Müthiş merakla beklediğim ilk bölüm başladığında da düşündüklerimden bir kere daha emin oldum. Pazartesi günü erkek izleyicilerin günüdür bana kalırsa. Önceleri Arka Sokaklar, daha sonra Karadayı ve şimdi de İçerde Pazartesi için iyi bir seçim çünkü İçerde’nin kadından çok erkek izleyicileri çekeceğini düşünüyorum. Aksiyon sahneleri şimdiye dek gayet dozundaydı ama biraz daha arttılırsa izleyici sıkılmaz, aksine daha da heyecanlanabilir. Bunun yanı sıra Çetin Tekindor’un ve Mustafa Uğurlu’nun bu dizinin en büyük şansları olduğuna inanıyorum. Erkekler arasındaki ezeli kapışmanın bu denli yüksek olduğu bir zeminde iki kardeşin birbirlerini bulma süreci de iyi ve dozunda işlenirse İçerde’yi daha da kimse tutamaz… Alır başını gider anlayacağınız. Tabii kadın oyuncular sırtlarını erkek oyunculara yaslamadıkları sürece… Seyir zevki fevkalade yüksek sahnelerde, mükemmel oynayan Çetin Tekindor, Mustafa Uğurlu, Çağatay Ulusoy ve Aras Bulut İynemli’nin yanında Bensu Soral ve Damla Colbay biraz daha sönük kalıyorlar. Bu durumun düzeleceğine inanıyorum… Kimler kimler nerelerden nerelere geldiler bu meslekte sonuçta... Yani İçerde’den iki isteğim; aksiyonu biraz daha bollaştırıp, dramı azıcık daha indirmeleri ve Bensu Soral’ın Celal Duman’ın avukat kızı rolünü daha hırslı, daha gözü kara ve daha dediğim dedik oynaması. Bunlar tamamlanırsa zaten elinde tuttuğu bayrağı bir daha asla indirmeyeceği bir gerçek.