Bir de dram ve acı eşiğini yükseltmekte ustalaşmış bir diğer dizi Kırgın Çiçekler’e gelelim. O kızların başına her türlü şey geldi, ağlamaktan içleri çıktı, ciğerleri soldu ama izleyici onlarla beraber üzülmekten hiç sıkılmadı. Yine de bazı şeyler tadında kalsa çok daha iyi olabilir bence… Yaz dizisi olarak başlayıp yeni sezona müthiş kitlesiyle giren Kırgın Çiçekler’e bir sezon bence yeterdi. Çünkü bu sezon artık olaylar eski Türk filmlerindeki olaylara dönmeye başladı… Genç kadro çok iyi, zaten diziyi en çok izlenilesi kılan da bu kadro. Ama bu kadar acı, bu kadar hüzün bana fazla… İçerde’de aksiyon, Babam ve Ailesi’nde çocuklar arasında süregelecek olan yarış, Suzan’ın gözündeki hırs, fitneci kaynana varken Paramparça’daki olmamışlıklar ve Kırgın Çiçekler’deki çiçeklerin artık yüzlerinin gülmelerinin gerekliliği onları geriye düşürecektir… Nereye kadar ağlamak, canım? Aralıksız da hüzün denizinde boğulunmaz ki…
Evet… Kara Pazartesi ile ilgili fikirlerimi sizlere sunmuş bulundum bugün… Okuyan gözlerinize sağlık. Peki sizin tercihiniz nedir? Aksiyonu ve derin arayışları olan iki kardeşin hikayesi olan İçerde mi, bir babayı paylaşmak uğruna yapılan müthiş yarışa bizi tanık edecek olan Babam ve Ailesi mi, bomba transferiyle yeni sezonda bambaşka bir dizi olmuş olan Paramparça mı, kara bahtlı beş tane güzel kızın çektiği çilelerle içimizi dağlayan Kırgın Çiçekler mi?
Yorum sizin, seçim sizin... :)