‘’Deniz kenarından dünyaya bakıyorum.’’ – Sait Faik Abasıyanık / Balıkçının Ölümü
Sait Başeğmez de dünyaya deniz kenarından bakardı. Hatta bazen dayanamaz, denize atlar ve o denizi kendi dünyası yapardı. İçine dört kardeşini, sevdiği kadını, biricik kızını ve dostu balıkları bir güzel sığdırdığı kendi dünyası… Hayatınızda o varsa sırtınız yere gelmezdi ne bileyim. Güvendeydiniz. Karşınıza geçip tüm ciddiyetiyle ‘’geri zekalı’’ dediği anlarda, geri zekalı olduğunuza inanmanız ve içten içe bununla gurur duymanız an meselesiydi. Kelimenin anlamı ‘’evet bir halt yedin ama ben sana kıyamıyorum’’ idi. Bunu çok iyi bilirdiniz. Sığınmaktan asla çekinmeyeceğiniz, sevgi dolu bir limandı. Siz ona bir adım atsanız, o size koşardı. Aynı zamanda narin ve utangaçtı. Sinirden küplere bindiği bir sabahın devamında, sevdiği kadının kapısında bulabilirdiniz onu. Elinde çiçek, suratında mahcubiyet olurdu. Genellikle yanlış anlaşılırdı… Ya da, anlaşılamazdı. Bir de ‘Rus’ deyince aklına Çehov gelirdi.