Güneş için yapılan basın toplantısından sonra evde sular biraz daha duruluyor, Güneş’in hikayesinde eksik olan parçayı da öğreniyoruz, Zafer her ne kadar aşık olduğu kişi olsa da tüm bunlara sebebi o, anladığımız kadarıyla ikizler çok da aşk çocukları değil.
Savaş, Nazlı’ya geçmişin izlerini silerken yanında olmasını teklif ettiğinde Nazlı böylesine bir şey hayır diyemiyor, sonuçta kendinden ödün verip annesi için Nazlı’nın yanında oldu, sıra Nazlı’daydı. Savaş, sürekli duygularının net olmadığından bahsetse de Nazlı kendini uzak tutmakta zorlanıyor, bu da kendi içindeki Savaş yoğunluğunun fazlasından.
Ali, Selin’in yanına gittiğinde gözlerini kaçıran bir Selin’le karşılaşıyor. Durumu sıfırladıklarında ise Ali, “Buraya geldiğin ilk gün gibiyiz,” diyor; bir nevi “Artık seninle biz düşman bile değiliz,” demek istiyor, dost da olmadıkları düşünülürse geriye bir tek seçenek kalıyor, bakalım bunun farkına ne zaman varacaklar. Selin, Ali’ye yaşatacağı şeyden vazgeçiyor, bunun sonuçlarına en az Ali kadar kendisi de katlanacaktı; bir yanım o video çıksın istese de böylesi daha iyi oldu.
Selin dün geceden kalan fısıltıyı hatırladığında, kalbine ulaşanın ne olduğunu biz de duyuyoruz. Aşkını fısıldayan Ali, Selin’in kıyısına demir atmaya hazırlanıyor. Selin, ürkek, çekingen biraz da kararsız olsa da en az Ali kadar sürüklendiğinden, az kaldı onun da kalbinden taşmasına kelimelerin.