Malumunuz, evde bir sincap, evde bir kulak, evde bir ne olduğunu hatırlayamadığım jurnalci var. Herkes bir başkasından şüphe ediyor ama gerçekte o kişi Songül. Şimdi olayın çözümünü yapacağım, neden kimse ondan şüphe duymuyor onu yazacağım ve Songül’ün bu olayın içine düşmeden ve düştükten sonraki ruh halini ortaya saçacağım. Bu arada hatırladım, köstebek deniyordu jurnalciye.
Songül birkaç yazıda daha sözünü ettiğim üzere tehlikeli suları kulaçlamaya başlayan, bunu bir şekilde gizlemek zorunda kalan, aksi takdirde ölme korkusuyla yaşayan bir kadın. Karnındaki bebeğin babası Sadreddin olmadığına ve doktorun da bir şeyler bildiğine göre, gizlediği gerçek muhtemeldir ki başkasının spermiyle hamile kalması durumudur. Şimdi de bunun korkusu, Mümtaz’ın öğrendiği gerçek ile Songül’ü tehdit etmesi Songül’ün daha da köşeye sıkışmasından başka bir şeye neden olmadı. Ama demiştim, Songül, batmakta olduğu bataklığın dibini görmeden ya birkaç kişiyi daha beraberinde götürmeye çalışacak ya da olayları daha da karıştıracak. Tarzı bu. Belli etmese de içinde sindirmeyi başaramadığı pişmanlıkları, kıskançlıkları, itirazları ve kabullenemediği durumlar var.
Şüphe konusu kişilerin Poyraz ve Sema olması ise işin komplike tarafı. Zira Sema’nın öğrendiği gerçekle karşı tarafa çalışmaya başladığından ve Poyraz’ın da polisle işbirliği yaptığından kuşkulanılması o kadar da mantıksız şeyler değil. Ama tek etken, o ikisinin haklı gibi görünen nedenleri sergilemeleri ya da şanssızlıkları değil.
Neden: Tanımak.
Tanımak, tanıdığın kişiyi yanlış tanıma kuşkusunu da beraberinde getiren ve bunu büyüten bir eylem. Bir dönem. Tanımamak ise şüpheyi, çoğu zaman, en aza indiren bir durum. Songül bu açıdan şanslı, evdeki hiç kimse –kocası dâhil- adamakıllı tanımıyor onu henüz. Sema ve Poyraz ise içlerini o evdekilere açtığı oranda yanlış tanınma, güvenilmeme tedirginliğini de geliştiriyor evdekilerin zihinlerinde. Böyledir bu. Bazen tanınmamak, tanınmaktan daha güvenli olur. Songül bir süre bunun avantajını yaşayacak. Ve pek tabii Poyraz, o ağaç kesme, kereste doğrama makinesinin altından kurtulmayı başaracak.
Söz Songül’den açılmışken- Sadreddin’in, Bahri Umman hapisteyken herkesi yönlendirmeye çalışması ve tavırları, babasının koltuğuna oturması orada gözü olduğunu ve güç dengelerinin değiştiği ilk anda her şeyi yapabileceğini hissettirmedi mi kimseye? Sadreddin böyle biri. Doktoru öldürdüğü gizini saklamaya çalışırken, kişiliğini gizlemek konusunda pek başarılı olamayan. Yanlış hamlelerle satrançta piyondan önce diğer taşlarını kaybeden, şanssız ve çok da zeki olmayan biri.