Bahri Umman’ın en büyük çıldırışına tanık olduk bu arada.
Arabasının bagajına konulan uyuşturucu sebebiyle kodese girdi, çıktı. O arada kodesteyken gidip Zafer’i vurdu. Kodesten kurtulduğunda gidip Sema’nın silahının hedefi oldu. Ne çekti yahu!
Espri bir yana, Bahri Umman açısından hikâye epey hareketliydi. Neyse ki vurulmadı da öldü mü yoksa ölmedi mi derdine düşmedik hiç. Kalbimiz rahattı.
En büyük çıldırışına dönecek olursak, Sema’nın babasının katilini öğrenmesi sonucu yaşadığı travmayla ortalığa birbirine katması ve bunun sebebiyle herkesin birbirine girmesi- işte bu sustuklarını bağırmasına neden oldu Bahri’nin. Yeter, dedi. Susun, dedi. Çekti gitti kısa bir süre. İçi serinledi.
Bahri’nin, Sema’nın bunca bölümdür nerede olduğunu bilmediğimiz ve varlığı hakkında sinyal dahi almadığımız annesinin yanına gidip onunla konuşması ise öldürme olayının altında başka sebebin yattığını hissettirdi hepimize. Hissettirmekten öte, gerçekten kabullendirdi. O kadının bunca bölümdür nerede olduğunu umursamadık bile. Yoksa ben yine mi bir şey kaçırdım?