Bir de Sarp'ın "git, ben sana iyi gelmem, kalbini kırarım, üzerim seni" hallerine rağmen; Maral'ın, Sarp'ın peşinden gittiği an var ki galiba aşk bu dedim kendi kendime. Gururunu hiçe sayıp, Sarp'ın tüm kendinden soğutma çabalarına rağmen; o an sadece Sarp'ın yanında olmak isteyen Maral, bana aşkta gurur olmadığı gerçeğini hatırlattı. Her ne kadar kavganın hemen ardından gidişinin sebebi Sarp'ın halini merak etmek olsa da; Sarp'ın yanına geldikten sonra elini tutup tüm varlığıyla ona iyi gelmeyi arzuladığı her halinden belliydi. Maral'ın, başını Sarp'ın omzuna yasladığı anda da nasıl rahatladım, huzura ermiş gibi oldum anlatamam. Sarp'a kanı ısınmayan ben bu şekilde hissettiysem, biraz olsun Sarp'ı da sevebilmiş Sarp-Maral'cılar ne hissetmiştir bilemiyorum. Maral'a zaten diyecek bir şeyim yok. O, hissettiğini yaşamaktan korkmayan, duyguları uğrunda sonuna kadar savaşabilecek birisi. Sorun sensin Sarp'çım. Meseleleri birbirine karıştırmakta üstüne yok. Maral'ın, Halis'le ilişkinde arada kalmasından korkuyorsun ama; Maral sizin ilişkinizde doğruyu yanlışı ayırt edebilecek bir kişi. Açık konuşayım; babanın, seni ve anneni tek başınıza bıraktığı için şu an içinde yaşattığın öfkeyi elbet anlayacaktır Maral. Belki bu öfkenin zehriyle gerçekleştirdiğin soygundaki saçmalığı göremeyecek kadar aşkına yenik de düşecektir ama; intikam tutkusuyla bir yere varamayacağını görecek kadar da makul bir insan o. Bu sebeple canım, sen Maral'ın babanla ilişkinde arada kalmasından korkmaktan çok, onu gerçekten tanıyamamış olmaktan kork. Unutma ki tüm bu korkularınla yüzleşmek ve hissettiğin karışıklıktan kurtulmak senin elinde. Gerçekten arzuladığın, Maral mı yoksa babandan intikam almak mı bunu iyice düşün. Bir an önce doğru cevabı bulabilmen dileğiyle. Gecikme için özür dilerim. Haftaya görüşürüz.