Evet, katıldıkları kampta çok sık tekrarlanan “olabilirdi, yapabilirdim” kelimeleri Don’ın hayatı için de sonuna kadar geçerli. Don, sahip olduğu bu iki kimliği birbirinden uzak tutmak için bu kadar çaba harcamayabilirdi, hayatındaki kadınlara bu kadar sorumsuz davranmayabilirdi, çocuklarına daha iyi bir baba olabilirdi. Doğduğundan beri acınası hallerden geçmiş biri olarak kendisini bu kadar yaralamayabilirdi. Yalan söylemeyebilirdi, hayatını bir yalan üstüne kurmayabilirdi, Rachel’la o uçağa binebilirdi, Betty’ye en başından her şeyi anlatabilirdi. Ama bir yaranın iyileşmesi bile belli bir zaman alırken, bu kadar çok yaranın iyileşmesinin bedeli de, izlediğimiz  o “devir” içinde Don’ın tanık olduğumuz bunalımlarıymış demek ki. Joan’ın söylediği gibi; şirketten ayrılınca geçmişteki Joan’ı toprağa gömüp Richard’la yeni bir Joan’un doğması nasıl beklenebilir? İki Joan arasında bir değiştirme düğmesi nasıl yoksa iki Don arasında da yoktu.

Don’a tekrar döneceğiz, ama önce diğer karakterlerin hikayesinin nasıl sonlandığına bakalım.