Malumunuz Emir, Yiğit’in bahsi geçen bastonlu abi ile bir toplantıya katılacağı haberini kendi ekibine uçurmuştu. Hemen bir tezgâh kuruldu ve Yiğit’in bulunduğu arabanın altına bir takip cihazı yerleştirildi. Peki, onca güvenlik önleminin altında bu takip cihazı gizli kalır mı? Ya da o kadar sıkı güvenlik önlemlerinin bulunduğu bir yerde fark edilmeden ne kadar takipte kalabilirsiniz? Tabii ki güvenlik zaafı meydana çıkarıldı ve bunun sorumlusu olarak da Yiğit görüldü. Çünkü cihaz onu getiren arabanın altından çıkmıştı. Yiğit, “hain” olarak görülüyordu ve büyük bir tehlikenin içindeydi. Neticede Yiğit’in dünyasında adalet denen şey ya silahlar ile ya da gördüğümüz üzere voltaj voltaj elektrik ile sağlanıyor. Emir, verdiği kararın Yiğit’i böyle bir noktaya getireceğini bilse yine de o bilgi akışını sağlar mıydı acaba? Konumuz adalet ya da hukuk değil burada, iki kardeşin arasındaki gerilimden bahsediyoruz. İdeallerin mi, ailen mi? Terazide hangisi daha ağır basar? Yiğit, hiç düşünmeden “Ailem!” diyebilir. Beş sene sonrasında da gördük bunu. Peki Emir? Ailesini ideallerine uydurmaya mı çalışır? Bence öyle…