Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
RÖPORTAJ
Patricia Arquette: Zekasını internette kötülük için kullananlar korkunç

Gündelik hayatta ayaklarınızı yere bastıran nedir? Medium’dan sonraki yolculuğunuzdan kısaca bahseder misiniz?

Bence insanın kişiliğinin oluşmasında erken çocukluk döneminin etkisi büyük. Hayatımızın bir döneminde çok fakirdik, Virginia’da bir hippi komününde yaşıyorduk. Hiç paramız yoktu. O dönemlerden hatırladığım doğa ve yaratıcılık ama tabii annem ve babam için çok zor bir dönem olmalı. Kaliforniya’ya taşındığımızda okulda bir çocuk babamın arabasını sormuştu bana. Komünde iki tane kamyonet vardı herkesin ortaklaşa kullandığı, onları anlatmaya çalıştım. Çocuk tuhaf olduğumu düşünmüştü. Ama böyle büyüdüm ben. Gerçek fakirliği, yazın ayakkabısız dolaşıp sadece kışın ayakkabı giymeyi bilirim. Karnınız açken annenizin nasıl yemek bulacağım diye kıvrandığını görmeyi bilirim. Yani bunlar formasyonumu epey etkilemiştir. Hollywood’da ve şöhrette hiçbir zaman ciddiye almadığım bir yanılsama var. 20 yaşımda bekar anne olarak buldum kendimi ben. Bebek bezi, mama alamadığım zamanlar oldu.

Medium’un bitişine gelirsek, çok yorgundum. Bir ara vermek, kızımla ilgilenmek istiyordum. Bir çok senaryo okudum o dönemde. Pek bir şey ilgimi çekmiyordu. Boardwalk Empire’da çalıştım, sonra Scorsese’nin gerçekten ilginç bir filminde; bir yandan da hep senaryo okumaya devam ediyordum. Sonra CSI: CYBER geldi. Kızım CSI hayranı, babasının evinde hep bu diziyi izliyor. Senaryo gelince önce o atladı üstüne okumak için. İzin vermedim tabii, okudum ve çok beğendim doğrusu. Oyuncuların hepsi çok iyi. Ayrıca hiç bilmediğim teknik jargon konusunda da bilgilenecektim..

Çocuklarınız 10 -11 yaşlarında, nasıl bir sıkı yönetim uyguluyorsunuz teknoloji ile ilgili? Artık biliyorsunuz yemek masalarında kimse konuşmuyor, herkes telefonuyla meşgul, sizin ailede kurallar var mı bu konuda?

Son bir kaç ay, özellikle hafta içi gecelerde epey sertleşmek zorunda kaldık. Günde sadece bir saat izin var internete, o da yemek saatinde değil, gündüz. Bakalım nasıl gidecek, yürümeyebilir de... göreceğiz. Geçen gece kızımı yatırdım, yarım saat sonra baktım, yorganın altında cep telefonuyla meşgul. “Hayrola?” diyorum, “Alarmı kuruyorum, alma telefonumu,” diyor. E iki dakika önce alarm kurmuyordun ama? Bu cihazların polisi gibi davranmak hoş değil ama bunların insanın cinselliğini de etkilediğini düşünüyorum ben. Yakınlaşmalarını, bir konuşma sürdürme yeteneğini de. Gerçekten inanılmaz bir oyuncak, tamam. Televizyon gibi ama; eskiden televizyon yokken herkes radyo dinlerdi ama saatlerce radyonun önünde esir olunmazdı.

Çocuklarınızın kağıt kaleme dönmesini istediğinizi söylediniz demin. Toplum olarak teknolojik açıdan geri dönemeyiz artık, bu kesin. Peki her geçen gün gelişen teknolojiyle gelecek nasıl olacak sizce?

Bence hayatımız giderek daha az dikiş tutacak. Şimdi bütün bu cihazlarla kapılar açılıyor, kilitleniyor, ışıklar açılıp kapatılıyor. Her şeyi dijital olarak okutacağız; parmak izimizi, gözümüzü; her yaptığımız bir iz bırakacak, sürekli izleniyor olacağız. George Orwell gelecek konusunda haklıymış.

1 2 3 4
YORUMLAR



DİĞER RÖPORTAJLAR