Peki bizim ülkemizdeki yayınlar neydi? En çok bilinen olan Flash TV’deki WCW isimli şirketin Monday Nitro adlı şovlarında Hollywood Hulk Hogan, Big Sexy, Goldberg ve nicesi boy gösteriyordu. Murat Şen ve Uğur Taşdemir’in muhtemelen izlendiklerini sanmadıkları için yaptıkları epey geyik sunum (tıpkı zamanında bir İddaa programı olarak başlayan Bay Tahmin gibi) hala dillerden dile dolaşır. Tabii onların kendi kimliklerini hiçbir zaman açıklamamaları, orijinal arena spikerlerini seslendirenler olarak görmeleri (gerçekten yaptıkları şey çeviriyse eğer seviyesi = kahvede okey oynarken gelip de Sultanahmet’e nasıl gidileceğini soran turist grubuna yol tarif eden dayı) güreşin olduğundan çok daha şaklabanlık olarak görülmesine sebep oldu. Amerikan Güreşi ismi de o günlerden yadigardır zaten. (Bu arada Meksika ve Japonya’da profesyonel güreş kültürü denen olgu Amerika’yla aynı dönemlerde ortaya çıkıp kendine özgü bir hal almış.) Günümüze daha yakın tarihte Fox TV’de Bilgehan Demir’in sunumuyla başlayan Smackdown’sa, ülkemizde güreşin şimdiki adı. Dünyanın en büyük güreş organizasyonu olan WWE’nin (Dünya Güreş Eğlencesi) yaptığı onlarca şovdan sadece bir tanesiydi Smackdown. (WWE-Smackdown = Kanal D-Poyraz Karayel gibi bir ilişkiden bahsetmek mümkün) Daha sonra şirketin başka bir şovu olan RAW yayınlanmaya başladı. Bir süre sonra Beyaz TV’de, başka bir güreş şirketi olan TNA’in Impact adını verdikleri şovlar geldi. Ne yazık ki ülkede bu işin gerçek adını bilenler olarak azınlıktayız ve acı çekiyoruz.
Bütün bu bahsettiklerime karşın halen içinizde profesyonel güreş izlemeye dair bir heves yok, değil mi? Olacak olsa zaten elbet bir yerden olayı yakalar, ne olduğunu bilir ve izlerdiniz. Güreş hala izlemeniz için fazla saçmadır belki de. Kimine romantik komediler, kimine bilim kurgular da saçma gelir. O yüzden boşverin. Zaten kimseyi güreş izlemesi için ikna edesim yok. Sadece izleyen biri olarak insanlarında gözünde uzaylı olarak görülmemek en büyük dileğim. Gördüğünde “Ama onlar gerçekten vurmuyor ki, ehehe,” diyenlerin bitmesi. Dwayne Johnson dediğimiz adamın kendini Hollywood’da kanıtladıktan sonra 2011 yılında dönüp aktif olarak yer aldığı bir sektör burası. Çocuk işi gibi görülen bir şeyi takip eden dünyadaki milyonlarca, Türkiye’deki bir avuç kişiden biriyim ben. Geleneksel anlayış bütün animasyonları da çocuklar içinmiş gibi görüyor zaten. Herkes bir şeyi seviyor. Aşk filmlerini, fantastiğin dibini, komediyi... Biz de bunu seviyoruz ne yapalım?