Güneşin Kızları yaz sezonunun en başarılı dizilerinden biri oldu. Doğal olarak kış sezonunda da devam kararı alındı ve gününü değiştirerek kendine ekranda yer buldu. Gençlerin, dizinin gençlerini moda tabirle "ship"leyerek sosyal medyada çok konuşmasının reytinge katkısı olur mu? Peki kış sezonunda dizinin şansı ne olur? Yaz seyircisi ile kış seyircisi birbirinden farklı mıdır? Bu hafta bunlara değineyim istedim. En iyisini ben bilirim perdesinden değil de nacizane görüşlerimdir perdesinden algılarsanız sevinirim. Meramımı en baştan söyleyeyim de sonradan bir terslik olmasın.

Televizyonda zirvede olmak istiyorsanız önce hikayeniz sağlam olmalı. Ardından işinin ehli ve senaristin yazdığı hikayeyi yarattığı kurgusal dünya ile seyirciye inandıracak bir yönetmeniniz olmalı. Son olarak da göze iyi hitap eden ve hikayedeki karakterleri görsel olarak sevdiren bir cast olmalı. Bunlardan biri veya bir kaçı eksik olursa zirvede değil orta karar vasat bir iş olursunuz ya da dördüncü bölümü bile görmeden ekrana veda edersiniz. Güneşin Kızları'nda durum bu üç saç ayağının iyi kurulduğunu gösteriyor bize. Hikayede herkesin ilgisini daima canlı tutacak muhteşem bir Haluk karakteri var bir kere. Haluk'un borderline oluşu ve hikayedeki bütün karakterlerin ona hizmet edişi çok iyi bir dengede ilerliyor. Benim korkum sosyal medyadaki yoğun ilgiye kanarak senarist grubunun "gençler çok popüler madem, ordan yürüyelim" yanılgısına düşmesi. Tam burda zurna zırt der ve o yaz sezonunda zor olmasına rağmen alınan güzel oranlara veda edebilir dizi.

Hemen ne demek istediğimi açayım. Yaz seyircisi ile kış seyircisi arasında büyük fark vardır. Yaz seyircisi çıtır çerez aşk hikayesi sever; kış seyircisi soru sorduran, cevap peşinde koşturan netameli hikayeleri. Yaz seyircisi; Ali ile Selin, Savaş ile Nazlı öpüşsün diye bekler. Kış seyircisi; Haluk niye böyle bir adam? Güneş geçmişini niye hatırlamıyor? Rânâ niye kocasından ayrılmış ve Savaş kimin çocuğu? gibi soruların cevabını ister. Yani senaristler twitter seyircisine kanıp gençlerin kavuşamamasından yürürse Güneşin Kızları, Paramparça ve Kırgın Çiçekler'in arkasından rüzgar toplar. Çünkü  dizinin süperstar'ı Haluk, tam bir total izleyici avcısı. Total'i kapan zirveyi kapar. Karşısında Dilara ve Gülseren gibi total canavarı iki karakter bulunan Paramparça ve yetimhane kızlarının acılarını olabilecek en dramatik şekilde veren Kırgın Çiçekler varken kimse gençlerin öpüşememesini izlemez. Hani dost acı söyler babından ağır konuşmuş gibi olacağım ama Güneş'in kızlarını oynayan oyuncu aday adayı kızlarımızın vasat altı performansları kış seyircisini ışık hızıyla kaçırır. Gençlerin hikayesi bir tek Tolga'nın oyunculuğu ile yürümez yani. Tabii ben yanılabilirim de. Kesin böyle olur demek küstahlık olur.