Sedef'in kaza yaptığı haberinin kasabada yayılmaya başlamasıyla birlikte herkesin bir başkasını düşündüğünü gördük. Dünyanın bencilliğe, insanı etrafına kör etmeye en müsait duygusu olan acı ile sarmalanmışken hem de… Naciye, Gonca duymasın istedi mesela. Sedef kendine geldiğinde “Anneme söylemeseydiniz, üzülmesin,” dedi. Amcası, İsmail’i yeniden sarıp sarmaladı gönlünde. On yedi bölüm boyunca altın, para, mal-mülk sevdasıyla izlediğimiz, gömü lafını duydu mu gözler Reşat altını gibi kocaman açılan Hicabi’nin ailesine duyduğu katıksız sevgiyi gördük bu bölüm. Üstelik inandık buna. Hiç sorgulamadan hem de, anında. Ağladı çünkü. Ağladı ve gözyaşları temizledi gözlerini lekeleyen hırs kalıntılarını. Ağlayan bir adam, kızı için ağlayan bir baba kötü adam olur mu hiç?
Biraz tahterevalli gibi ya hayat aslında, herkesin bencilliği farklı çekiyor kantarda. O yüzden bazısının bencilliği çöktüğü yerden kaldırmasına bir kederli bakış yetiyor da, bazısı için yüreğinin toz tutmuş yerlerini temizleyecek büyük bir fırtına gerekiyor. Kıymet verdiğini bile unutmaya başladığın birinin çekip gitme ihtimali mesela.