Dremy Tangerine
BU İŞİN PARÇASI OLAN KİM VARSA; SİZ VAROLUN HEP!
Benim hikayem çoğunuzun hikayesi gibi 2015 Haziranı’nda başlamıyor. Ben oldukça hem de bayağı oldukça geç katıldım bu aileye ama arayı kapattığımı gururla söyleyebilirim. Yerli dizi izleme defterini Kurt Seyt ve Şura’nın 6. bölümünde kapatmıştım. Çünkü uzayıp giden, sündükçe sünen olaylara artık tahammülümün kalmadığını fark etmiştim. Hem zaten Aşk-ı Memnu ve Ezel’in üstüne de çıkılamazdı, yeni dramlar izleyip başkalarının dertleriyle daha fazla canımı sıkmak istemiyordum. Böylelikle evdeki televizyonun kullanım haklarını yavaş yavaş sevgili eşime devrettim, yani evimizde akşamları haber kanalları ile futbol yorumlarının hakimiyeti başladı. Kısacası bir çoğunuzun deliler gibi diziyi izlemeye, yorumlamaya, fragman bekleme çılgınlığına kapıldığınız günlerde benim diziyle ilgili tek bilgim başrolde Elçin Sangu’nun oynaması (ki Kurt Seyt ve Şura’da kendisini ilk kez gördüğümde güzelliğiyle büyülenmişliğim de var) ile ara sıra kulağıma çalınan “naraninnarananana…” idi. Böylece Şubat 2016’ya geldik…
Şubat başında 41. doğum günüm şerefine annem bir kaç hafta bizde kalmak istedi. Bu arada evet 41 yaşında, 15 yıllık evli, çocuksuz, gayet kurumsal bir iş hayatının içinde biriyim. Sen ne yaptın bize böyle ey Kiralık Aşk? Neyse, annemin geldiği günün akşamı da Kiralık Aşk var, hemen hemen her diziyi izleyen ama asla sadık bir izleyici olmayan anneme ayıp olmasın diye tabii ki sevgili eşim televizyonu bıraktı ve Kiralık Aşk ekranda 31. bölümüyle belirdi. Ben ise kanepeye uzanmışım, elimde tabletim, cuma akşamı keyfim yerinde. Tabii ki izlemiyorum. Annem bir ara “başroldeki çocuk rahatsızmış, o yüzden yoktu bir süre,” diyor, ben de “hmmmm” diyerek ilgimi belli ediyorum.
O gece ilk gözüme takılan sahne Yasemin’in arabasında Sapanca’ya gittikleri sahne. Arabada bir Gallo muhabbetidir gidiyor (ayhhh). Ben de anneme sorular sormaya başladım; nereye gidiyorlar, Gallo kim, bu oyuncunun adı ne…Hatta “aaa Nergis Kumbasar ve Levent Ülgen de mi bu dizide oynuyor?” ve tabii ki en can alıcı soru “Peki asıl bu Kiralık Aşk meselesi ne??”
Annemin bizde kaldığı haftalar boyunca onunla birlikte yan gözle diziyi izlemeye devam ettim ama o dönem sosyal medyada yorumları takip etmeden, yani çok da içine girmeden izlediğim için sizlerin özellikle 34-35 ve 36. bölümlerle ilgili olarak yaşadığı travmalardan o dönem hiç haberim olmadı. Şimdiyse her şeyden haberim var tabii ki, dediğim gibi arayı kapattım☺ Ve geliyoruz 11.03.2016 akşamına, 37. bölümün olduğu akşam, bölümün başında Ömer kasaptan et alırken “Evleniyorum ben,” dediğinde, herhalde benim kaçırdığım bir şeyler oldu bu adam ne zaman kıza evlenme teklifi etmişti diye düşünüp sonrasında “dur en iyisi şunu ben en başından bir izleyeyim neymiş bakalım” dedim. Dedim ama bir yandan da, 30 küsur bölüm olmuş, her biri ikişer saat, değer mi o kadar vakit harcamaya diye içimden geçmiyor değil. Yine de 37. bölüm bittikten hemen sonra, tam gece yarısı açtım interneti ve başladım birinci bölümü izlemeye…
Hala izliyorum, döne döne izliyorum, en çok ben izliyorum☺
NOT: Birinci bölümün son sahnesi, yani o meşhur kapı sahnesi… O sahneyi yazan, oynayan, çeken, kurgulayan, o sahnede olmayan ama bu işin bir parçası olan kim varsa; siz var olun hep. Cansınız!