Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
ÖZEL
Size bir Bodrum Masalı anlatalım

Ertesi sabah, daha önce bahsettiğim köftecideki Ateş ve Aslı sahneleri çekilirken Timuçin Esen geliyor sete, kaldırımda toplanmış çekimi izleyenlerin arasından birlikte fotoğraf çektirmek isteyenleri hiç kırmıyor, uzatmıyor, kasmıyor. Bodrum’un yerlilerinin gittiği bir kahveye gidip sohbet ediyoruz. Onun izin günü, ben Marina yakınlarında bir mekanda çekilen Gözde ve Evren sahnesi çekimine geçiyorum. Reji çadırında Mehmet Ada Öztekin’in hemen arkasında Gözde’nin planlarını izlerken henüz bilmedğimiz çok önemli bir gelişmenin farkına vardım ama spoiler vermeyeyim şimdi. Hava çok güzel, herkesin keyfi yerinde. Gözde belli ki parasının tadını çıkarıyor. Evren’in ise alnında bir yara bandı, gözünün altında morluk var. Çok fena, çok. Sahne bitince Toprak Sağlam, Murat Aygen ve Engin Sarıal’la birlikte sohbetle karışık bir yemeğe geçiyoruz.

Toprak Sağlam Gözde’nin şu an (bizden üç hafta sonrasında ama o) geldiği noktadan çok memnun, bu rolle bir anda parladığı konusuna da mütevazılıkla katılıyor. Eskiden yolda kendisine sadece “Fotoğraf çektirebilir miyiz?” derlermiş, şimdi “Toprak Hanım, fotoğraf çektirebilir miyiz?” diye soruyorlarmış. E bir oyuncu da karakterin ötesine geçmekten başka ne ister? Adını çok seviyor, soyadıyla birlikte iyi bir tamlama oluşturduğunu düşünüyor. Yaratan, üreten Toprak’ın kadına daha uygun bir isim olduğunu düşünüyor.

Murat Aygen, Evren rolü için toplantıya girmeden önce senaryodan üç bölüm okumuş. “Bazen sadece sinopsislerle toplantıya girilen bir ortamda bu çok önemli,” diyor.

Murat Aygen’e kötüyü oynamak nasıl diye soruyorum. Evren için “Kötü değil, acımasız,” diyor. Çocuklarını bile bile bu şekilde kullanan bir adam kötü değil mi? “Aslında Evren’in yapısı kötü değildi, acımasız bir iş adamıydı. İşten koptuktan sonra kötüleşti. Biri ‘yediğin şeyden nefret ettiriyorsun ama insan yine de yemek istiyor’ diye tanımlamıştı rolü. Duygusal yanı da olduğu için Evren’i böyle sevdiler.” Kötülüğün zeka gerektirdiği konusunda hemfikiriz. O da zeki bir karakteri oynuyor. Dizideki bütün isimlerin onun ismini tamamladığına dikkat çekiyor: Evrenin ateşi, yıldızı, suyu, gözdesi… “Evren benden farklı mı?” diye soruyor kendi kendine.. “Aman inşallah öyledir,” diyorum.. “Ha Evren, ha Murat ama ben onun gibi dayak yemem, pisimdir,” deyip ekliyor: “Şaka bir yana, her insanın içinde kötü tohum vardır ama onu dışarı çıkarması vicdanıyla doğru orantılıdır. Evren’in vicdanı, hele batışından sonra daha çok örselenmiş olduğu için bu kadar acımasız olabilir.” Bu arada hayatında hiç bu kadar çok küfür yemediğini de belirtiyor.

Evren’in Yıldız’dan kopmaya niyeti yok galiba? “Evren Gözde’yi kandırmış da günübirlik bir ilişki yaşıyor değil ki. Aslında iki kadın dünyasını tamamlıyor Evren’in. Belki de ideal bir şey, bilemiyorum. Yıldız’la ilişkisinde yıllar içinde heyecanın azalmasıyla ve başka bir şehirde çok vakit geçirmeye başlamasıyla birlikte Gözde’yi de kafasında legalize etmiş. Onunla da ilişkileri sadece seks üstüne değil ki, birlikte iş yapıyorlar, geziyorlar, bir çok şey paylaşıyorlar. İki kadın, iki hayat, iki dünyaya yetecek kadar para var, kafa da öyle çalışınca kurulmuş düzen. Aslında Yıldız tarafı da bazı şeyleri kabul etmiş. Sonuç olarak haftanın üç günü hayatlarında olmayan bir adam var ve onlar da bambaşka bir dünya içinde.”

Fakat Gözde Evren’den kopmak niyetinde ama beceremiyor, değil mi?

“Aslında bütün kadınların bir dönem yaşadığı bir şapşallık bu bence,” diyor Toprak Sağlam. “Kendinden vaz geçip, aşık olduğu adamı merkeze koyarak bütün benliğini ona verme durumu. Bunu bir kere yaşıyor herkes. Normal değil aslında ama gerçek ve çok anlaşılır.”

Murat Aygen de, Toprak Sağlam da Bodrum’da yaşıyorlar. Her ikisi de İstanbul’a gitmek istemiyor. Aygen’in 15 aylık kızı 26 Kasım’da denize girmiş. Toprak Sağlam da “En yakın arkadaşım,” diyor minik Nil için.

Engin Sarıal oğlu Güney’le.

Gün içinde bir çok farklı mekanda çekim yapabilmek ve setten çıktıktan sonra 15 dakika içinde eve varabilmek herkesi olumlu anlamda çok etkilemiş. Engin Sarıal da “Büyük yapımcıların artık İstanbul’la ilgili büyük dertleri var,” diyor. “Mümkün olduğunca İstanbul dışında iş yapmaya çalışıyorlar. Bence Anadolu’ya da bir katkısı oluyor bu durumun. Vatan sadece İstanbul’dan ibaret değil.”

1 2 3 4 5 6
Elçin Yahşi
18/12/2016 11:45
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 >
YORUMLAR




DİĞER HABERLER