Bir tenhada bir Issız’a rastlamayagörsün, kadının, soru işaretiyle bitmek bilmez imtihanı başlıyor… İspanyol bir soru işareti bu, yani cümlenin hem başında (¿) hem sonunda (?). İlişkiler türlü belirsizlikler içinde başlıyor, bir ara bir şeyler hale yola girecek gibi oluyor, sonra başladığından da büyük bir belirsizlikle sona eriyor. Çok uzun bir mücadeleyle kendi hayatlarının sahibi olmaya doğru büyük yollar aştı kadınlar. Ama aşk cephesinde durumlar herhangi bir kutlama hevesini insanın boğazına dizecek durumda. Erkekler “error veriyor”, ayak diriyor. Bir yandan yeni deneyimlere dair arayışları sürerken bir yandan da elde edeceklerini çoktan elde etmiş, sinir bozucu bir doygunlukla yığılmış kalmış vaziyette gibiler. Tüm bunların ana sebebi özgür cinsellik mi peki? Cinsel birliktelik erkek için uzun uğraşlar sonucu elde edilen bir “final” ve kazanım olmaktan tamamen çıktığı için mi bu ıssızlık? Kuşkusuz bu kadar basit değil. Erkekler bu kadar basit yaratıklar olamaz, yok canım. Genel olarak, sokaktan mutfağa, işyerinden yatağa artık günlük hayatın herhangi bir alanında kendilerini yeteri kadar, eskisi kadar “erkek” gibi hissetmiyorlarsa ve bu “küstüm, oynamıyorum” dedirtecek bir sorunsa, bunun tek nedeni değişen ve inatla değişmeye devam eden kadınlar değil hem. Her şey kapitalizmin bir oyunudur belki de? Daha rahatlıkla kabul görebilecek bir bakışa göre: Sistem erkeği eziyor. Şehirli erkek kadını artık eskisi kadar ezemiyor. Besin zincirinde bir tıkanma var. Dövüş Kulübü’ne hoş geldiniz! Erkekler aktif agresyondan geri kalmış değil bu arada yalnız. Kadın cinayetleri, aile içi şiddet, taciz, tecavüz vakaları günden güne azalacağına artıyor ya da belki biz bunlardan artık daha fazla haberdar oluyoruz. Buralarda maalesef değişen fazla bir şey yok, sadece artık pasif agresifin de şahı erkekler!
Sözün özü, üzerine sayfalarca espri yapsak da rahatlayamayacağımız, zaten hayati ağırlığı nedeniyle bir noktadan sonra şaka da kaldırmayan bir “erkeklik krizi”nden kadın- erkek hepimiz payımızı gani gani aldık ve almaya devam ediyoruz. Günümüz şehirli kadını, kocaman bir soru işaretinin hain ve ıssız kıvrımları arasına sıkışmış durumda. Biraz da çocuksu bir inatla, kadınsı bir değiştirme inancıyla yapıları, patternleri görmeyi reddediyor. Her defasında yeni bir umutla benzer hikayeler defalarca yaşanıyor. Bugün aslında dündü. Yarın da bugüne benzeyecek muhtemelen. Bu gidişe bir dur denmeli, ama nasıl? Bence bu sorunun cevabı paragrafın içinde saklı. Şimdi filmlerden, dizilerden, romanlardan gayet iyi bilip, günlük hayatta da benzerlerine rastladığımız “ıssız adam” alt türleriyle ufak bir sınıflandırma yapmaya çalışalım. Etrafımızdaki ıssızları bir tanıyalım. Deneme yanılma yöntemiyle, nereye kadar…
Fotoğraf True Detective jeneriğinden.