Bu duygusallık daha uzardı belki ama Meryem çıkageldi. Zeynep ve Şevket ile konuşmak istiyordu. Sonra başladı anlatmaya. Birol’un kim olduğunu etraflıca anlamış olduk biz de…
“Birol’u ben doğurmadım, Birol Cahit’le Şükran’ın oğlu. Annesi ile kapıdan kovulmuş. Cahit’e çok yalvardım uzak tutma diye ama her şeyini esirgedi ondan. Ben de ondan gizli sahip çıktım ikisine ama annesi kederinden öldü. Ölürken de Birol’u bana emanet etti. O benim oğlum. Cahit’ten korumak için onu Türkiye’ye kaçırttım. Ölen annesinin yerine koydu beni. O’nu yetiştirirken neler çektim ben. O’nu sana yedirmem Şevket. Cahit’e de yedirmedim.”
Oh, hepimiz rahatladık. Neyse ki Zeynep’in gerçek kardeşi değilmiş de kızcağıza bir şok daha yaşatmadılar.
Diğer tarafta evde artık kendilerinin fazlalık olduğunu düşünmeye başlayan Ayfer ve Fadik ayrı eve çıkmaya karar verdiler. Hatta Ayfer Elifsu’ya ‘bilgisaray’dan baktırmış, bir ev bulmuşlardı bile. Tabii Ayfer’in olduğu yerde hem kahkaha hem aksiyon olmaz mı? Aynen öyle de oldu zaten. Emlakçının boğaz gören, pırıl pırıl bir ev diye tanıttığı evin aslında öyle olmadığını görünce bizim Ayfer adamı bir güzel dövdü. O vurdukça biz ‘ellerine sağlık’ dedik, o da ayrı…