Songül konusunda diyecek pek bir şeyim yok.
Songül, mafyanın içine düşmüş bir genç kadın olarak her yolu mubah görüyor. Ki öyle bir psikolojide olmak, deliliğe giden yolda altın taşlardan biri. Arnavut kaldırımının belki de ilk taşı.
Hamile olduğuna inanarak hamile kalmak diye bir şey varsa, ki böyle bir psikolojik sorun var, Songül kesinlikle öyle hamile kalmıştır diyeceğim. Ama demiyorum çünkü Songül’ün hamile kalmasında Sadreddin’in kafasına vurmak suretiyle bayılttığı ya da öldürdüğü doktorun bir payı var. Yoksa bu kadar gizlemezdi bir şeyleri, Songül. Gerçi gizlemeye çalıştıkça daha büyük bir batağın dibine dibine ilerlemekten, çekilmekten kendini kurtaramıyor ama bir şeyler için çabaladığı ortada. Bu açıdan yaptıklarını katiyen onaylamasam da, girişimci ve yalancı karakterini göz ardı edip, kendisini azminden ötürü tebrik etmek gerekir.
Sadreddin’i biri yola getirecekse bu ancak Songül olabilir.
Getiremezse de bu son, yalnızca Songül’ün sonu olur.
Songül bir mezar taşına dönüşebilir.
Ama şimdilik öyle bir dert yok, zira hamile kalmış olması genişlemekte olan gerilimin hudutlarını şu an için sabitledi. Teyelledi. Sonrası içinse o bebeğin düşmemesi, doktorla aralarındaki her neyse onun ortaya çıkmaması, tehlikeli suları bir süre kulaçlamaktan vazgeçmesi gerekiyor. Bunu başarabilir mi? Hiç sanmıyorum.