Ayşe'nin çalıştığı mekanın devri ile Ebru ve Narin'i aynı çatı altında birleştirme fikri bence çok iyi oldu. O konağın dışına çıksınlar artık ayol. Açık hava iyidir. Ebru'nun Baran'ın okula gidenleri görerek  okumaya heves etmesini planlaması Narin'in de buna ses çıkartmaması çok güzel detaydı. Ebru daha önce söylediğinde Narin'in "Sana ne?" demesini hepimiz hatırlıyoruz. Narin'in Ebru ile Oğuz mevzusunda dertleşmesi aşırılı tatlış değil miydi sizce de?  Narin insanlara karşı ördüğü o sert duvarlarını yıkmaya devam ettikçe seyretmesi daha da zevk veren bir karakter oluyor. Oğuz o duvarları sabırla kırarak Narin'in bugünkü halinde en büyük pay sahibi. Narin, sevilmek bir kadını her anlamda ne kadar güzelleştirebilirin canlı kanıtı. Kendal olmayınca sofrada yedikleri yemek bile bir başkaydı. Kafe'yi devralma fikrine Kendal izin vermez diyen Kadriye'nin sesi de kadınların sevincini gölgeleyemedi. Melek'in, Emine'nin ellerinin yettiği kadar destek olmaları da anlamlı. Çok veren maldan, az veren candan verir zira. Piremses'in parası çok nasılsa, Ebru'ya evini sattırmasa daha iyi olur bence. Her ne olursa olsun İstanbul’daki o ev Ebru ve tüm çocukları için aile ocağı... Sezon finaline 10 bölüm kalmışken Ebru ve Baran sırrının ortaya çıkma hızını artık yükseltmenin zamanı geldi. Rüya'yla dua'yla da git git, nereye kadar yani?