Mahmut Gökgöz İdris Baba rolüyle nasıl da anında uydu Karagül'ün dokusuna. Canlandırdığı terzi karakterini, diktiği ceket gibi şak diye üzerine uyduruvermiş valla. İBŞT'nda defalarca izleme şansına erişmiş biri olarak kendisini izlemek benim için her zaman büyük keyif. Seneler sonra Karagül'ün İdris Baba'sı olarak hatırlayacagız artık. Seneler önce Çemberimde Gül Oya'da Şerif Sezer ile karı kocayı canlandırmışlardı. Buradaki karakter konumları fiziki olarak denk düşmez belki ama aynı hikayede olmalari bile benim gibi seyrettikleriyle duygusal bağ kuran melankolikleri mutlu etmiştir eminim. İdris Baba’nın cezaevi müdürüne diktiği ceket üzerinden ölüm-yaşam, merhamet-zalimlik-insanlık üzerine Oğuz'a anlattığı darb-ül mesel Edip Cansever'in "masa da masaymış ha" şiiri'ne gönderme yaptırdı bana. Ceket de ceketmiş ha! Sanırsın Kul Ahmet'in ceketi... Kul Ahmet'in ceketi de olur bak. Müdür'e nasip olmayan müdür ceketi, Oğuz'a nasip oldu. Aynı Barış Manço'nun dediği gibi sonunda herkes bir şekilde ya nasip/ya kısmet'i anlıyor galiba...