Onca koşturma, heyecan derken acıktılar tabii, yemek yapma işi de bizim womanizer görünümlü ama içi ev kedisi kıvamında olan Ali’mize kalıyor. Mantarları doğrama sırasında ise sorguya alınıyor. Tuğçe, kaybetmek üzere olduğu arkadaşını geri kazanma umuduyla, Ali’den adını birkaç kez duyduğumuz Didem’i koz olarak öne sürüyor. Ali bu durumu pek umursamasa da Selin’in merak markajına giriyor. Selin, Ali’yi tanıdığını her fırsatta dile getirmekten memnun, gerektiğinde Ali’ye bile, yok öyle değil, diyerek anlatıyor özünü. Bak diyor, bu zırhın, sonra uzatıyor elini kalbine, bak bu da benim bildiğim, benim gördüğüm. Ali, zaten çekildikçe çekiliyor en derine, battıkça batıyor Selin’in gölünde, bir de böyle sözler, davranışlar daha bir kök salmasını sağlıyor. Selin de hafif hafif yanaşıyor Ali’nin göğüne, henüz bir ‘arkadaşlık’ etiketi altında gizlese de her sözünden, her halinden belli Ali’ye alıştığı, karıştığı.