Ayşegül bu bölüm hiç de fena iş çıkarmadı doğrusu. Hem Poyraz ve Sinan’la olan ilişkisinde hem de tehlikeli takiplerde iyi iş çıkardı. Eğer Poyraz, Sema’yı öldürdüyse- böyle zor bir cümle karşısında Ayşegül darmadağın olur. Belki de çekip gider yurtdışına. Her olasılığı düşündüğüm gibi, evet, bunu da düşündüm. Fakat bu noktada da Oğuz var. Ona bir söz verdi. Her ne olursa olsun Zafer’in o acayip kişiliğine katlanmak zorunda bir müddet daha, zira büyük planları var ya da büyük planlar oluşturuyor Zafer’i çökertmek adına.
Annesi ve babası ve çocuğu tarafından pek de istenmeyen kadın Begüm’ün de pimi çekildi. Poyraz’ı geri kazanmak için Sinan’ı kullanmaya çalışmaya daha ne kadar devam etmeyi planlıyor acaba?
Alkol tedavisi gören Begüm’ün viskiyi su gibi içmesi, leblebi gibi yemesi, çiklet gibi çiğnemesi beni kendine hayran bıraksa da gelecek bölümlerde bu işin suyunun çıkacağının sinyalleri verildi. Ayrıca Poyraz’ın bu konudaki yorumu da, gelecek bölümlerde Begüm’ün içip içip ortalığı birbirine katabileceğini düşündürdü bana.
Bana sorarsanız içsin derim. Zira içtiğinde daha şeker biri haline geliyor. Saatlerce seyredilebilir oluyor. Bu bölümün en sevdiğim kısmı Begüm’ün alkolün dibini kazıdığı anlar… Fakat tabii, Begüm’ün diri duramayışı Sinan açısından büyük bir sorun. Zaten iyice kafasını bulandırdıkları çocuğun karşısına bir de alkolle yıkanmış olarak çıkarsa Sinan ne kadar büyük bir söz edebilir onu düşünüyorum. Zira Sinan’da da şu var: Sinan bazen, gerçekten, birkaç karakter kutbunda gidip geliyor. Bunu da çocukluğuna veriyorum, senaristlerin böyle programladığını düşünüyorum, henüz çocuk oluşundan mütevellittir diyorum. Büyük sözlerini yağ gibi söyleyip, sonra utanmasa horoz şekerini isteyecek olması…