Yiğit’in “şeref sözü” vererek çıktığı bir yol vardı. Güçlü olacaktı, karşısında olmayı seçen herkes diz çökecekti. Güç, zaferi olacaktı Yiğit’in… Ama olmadı. Güç, acıdan ve kayıptan başka hiçbir şey getirmedi Yiğit’e… Güç, Yiğit’in en büyük mağlubiyeti oldu. Her güne başka bir yarayla uyandı, her zafer bir başka kaybediş oldu. Annesini koruyamadı. Kardeşi ile hiçbir zaman yan yana duramadı. Âşık oldu, sahip çıkamadı. Kızıyla bir aile kurmak istedi, başaramadı. Ve elinde arkasına bakmak için hiçbir sebebi kalmayana kadar tüketti kendisini, bitirdi. Yiğit, hayatındaki tüm cepheleri kapattı. Tüm yaşadıklarını, hayal kırıklıklarını, hüzünlerini, kayıplarını, aşkını, kızını… Her şeyi denize savurdu ve gitti. Gitmeliydi. Başka çaresi veya çıkış yolu yoktu. Tüm umutlarını tüketen insanların, gitmekten başka çaresi yoktur çünkü...