Bütün bunlar temposuyla baş döndüren, işin kötüsü baş döndürmek zorunda kalan bir 50 dakikaya WinRAR tarafından sıkıştırılmış. Bölümün hızı, Game of Thrones’u özel kılan karakter anlarını yaşamamıza engel oluyor. İlk elin günahı olmaz kısmı da tam burada devreye giriyor aslında, 10 bölümlük minicik sezonunun bir bölümünü feda etmek, Beşiktaş yükselişi anlamına gelebilir.
Yine de şurada burada tatlı anlar bulmak mümkün. Cersei’nin walk of shame’iyle kapattığımız sezona kadınlardan Run DMC’yi kıskandıracak bir Walk of Fame’le yanıt geliyor. Brienne, Sansa’yı kurtarmak için ortaya çıktığında “Lanet bir kadın!” diye haykıran Bolton askeri bölümün özeti aslında. Dizi, pek keşfetmeye çalışmadığı bir yola girip, 3,5 (üçe buçuk ekleyen Ringo Starr sensin Pod, üzgünüm.) önemli karakteri bir araya getiriyor hızlıca. Uğraştığımız önemli konulardan biri kefaret ve arınma olduğundan, görevini tamamlamış Theon; zayıf halka olabilir.
Bir başka üstünde durulan konu da zafer kazananların tam olarak ne zafer kazandığını anlamaması, bütün bunlar hep güç algısına bağlanıyor bir noktada; Bolton’lar, Stannis’in ordusunu mağlup eden Bolton’lar, Winterfell’i elinde bulunduran Bolton’lar hiç de öyle zafer kazanmış gibi değiller, esas güç aracı olan Sansa’yı ellerinden kaçırdıkları için. “Zafer kazanmış gibi hissediyor musun?” diyor Roose, piçi Ramsay’ye; hiçbir zaman zafer kazanmış gibi hissetmemesini öğretmek için her şeyin ötesinde.
Bir de tanıdık ikililerin rahatlattığı sahneler var. İnsan beyni, daha önce mutlu olduğu nostaljik anıları televizyonda tekrar tekrar yaşamaktan mutlu oluyor çünkü. Örneğin Jaime’yle Cersei’nin bir araya gelmesi gibi. 4 ayaklı Lannister masasının iki ayağı kaldı sadece, ve o iki ayak birbirinden ne kadar uzakta durursa dengede durma ihtimalleri o kadar artacak.