Helva işi sarpa sarmadan bir önlem almak lazım diye, Fatih babasından helva satın alıp, para kazanmamak pahasına Selin’e gitti. Selin babasına sormadan böyle bir şey yapamayacağını söyledi. Ama vicdanlı kız, verelim baba diye tutturdu. Ama Fehmi Bey hemen olur vermedi. Fatih gelip benimle konuşsun madem öyle dedi. E ne de olsa profesyonel işadamı. Duygularına yenilmedi.
Mukaddes herkesten hevesli bir şekilde akşam Ayfer’in kınası olacak diye şarkılı türkülü hazırlanırken kardeşi Mukadder emin olmak için sordu: Mukaddes, bizi kandırmıyorsun değil mi? Ama tabii ki hayır dedi Mukaddes. Mukadder’le beraber hepimizin içine bir kurt düştü o resimden sonra ya, neyse…
Kına günü geldi çattı. Her şey usülüne uygun yapılıyordu. Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar eşliğinde gelinin etrafında dönüp durdular. Ama gelin ağlamıyordu bir türlü. Nasıl ağlasın kadın, mutluluktan neredeyse uçacak! Neyse yalandan da olsa bir damla gözyaşı akıtınca kınalar yakıldı, eğlence devam etti.
Bu arada erkekler de bahçede eğleniyordu. Tam o sırada kanbersiz düğün olmaz deyip Şevket çıkageldi. Haydar’ın defalarca uyarmasına rağmen yine rahat durmamıştı Şevket Reis. Nitekim olan oldu…
Kadınların yukarıdaki eğlencesi bitince bahçede hep birlikte horonlar tepildi, halaylar çekildi. O sırada polisler bastı evi. Kimlik kontrolü yapmaya gelmişlerdi. Haydar Fatih’e talimat verdi, Şevket’i kaçır dedi. Fatih de karşısında polisler, panik bir halde bulabildiği tek çözüm olan ‘Fare!’ diye bağırmayı düşünebildi o anda. Neyse ki ufak çaplı bir kargaşa yaşandı da Şevket kaçmayı başardı. Kına eğlencesi de devam etti.