*Koriş sen naptın, Ömer'in odasını Banu Alkan'ın kulisine mi çevirdin ahahahaahaha. Cibinliği, yiyecekleri, portresi, pufları pofudukları ile R.I.P The Coolness of Office diyorum. Defne ''huaayvan gibi şaaapmışsınız ya'' dediğinde iyi ki fragmanda görmüşüm dedim. Zira yüz kere izlediğim halde güldüysem, ilk kez ortamı görüp de duysaydım bu cümleyi, yanlışlıkla meyve pıçağını saplardım kendime. Üzülme Koray, bak benim arkadaşlığımda sana böyle odalar da var. Hep bu DefHaPe zihniyeti bunlar, gel bana gel.
*''Peki biz hangi vesileyle kesişim kümesine düştük bu elçiyle? Su böreği...İşler gittikçe ilginçleşiyor.'' Nihaaan, Nihan. Tatlım seni whatsapp grubumuza ekliyorum hemen. Sabaha kadar capsleşelim duralım. Dünyanın en tatlısı Defne'nın, onun kadar tatlı arkadaşı.
*Defne'nin kafası çalışmaya başlar ve Ömer'i İtalyanları kapma yarışında ön plana geçirmeye çalışır. Her ne kadar plan su böreği, bebek tebriği falan içerse de mantıklı plan. Duygulara çalış duygulara. Sinan'ın Sude'si de ancak at kafası bıraksın İtalyanların yatağına.
*Necmi abi sen olmasan biz bu twin dingils'i ne yapıcaz? ''Defne biraz deli, biraz nevi şahsına münhasır, yani senin gibi''. Hah, şöyle. Yok mu senin de deliliklerin? Az çekmedik Sinan'la Defne'yi her gördüğünde yaşadığın tribal enfeksiyonları. Tamam yaptığı şey saçma, bu kadar gelgitli insan da ''acaba şizofren mi bu kız?'' dedirtiyor ama sen sor bari neyin var diye. Necmi böyle iyi de, Sude ve Neriman'ın da akılları bir karış havada hallerine bir el atsa bari. Hayır en kötü Sude'yi kuzenine ihanetten odasına kapatsa bari, sürünsün orada.