Kenan'ın gelişine bizi Fikriye ile 10 bölümdür hazırlıyorlardı. Fikriye'nin ablasına gençlik hatasını anlattıktan sonra ölüme yürümesine karşı ben oldukça tarafsızdım. Çok sevdiğim bir huyum vardır insanların büyük hatalarını, asla kınayıp, kötülemem. "Hadi hadi sen de az edepsizlik yapmamışsın," demek bana göre küstahlık. Hepimiz çiğ süt emmişiz. Her türlü hatayı yapmaya meyyaliz. Kendimiz de aciz mahlukken ahlak gardiyanlığı yapmak bana çok komik gelir hep. Fikriye bir kadın olarak yaptığı seçimlerin hayatına tezahür edişlerini anlatmamıştı bizlere. Çünkü o bir kadın. Kan kusar yine de dayak yediğini, zulum gördüğünü anlatamaz. Çünkü zalim bir insanın elindeyken insan kişiliğini de ezdiriyor maalesef. Ve zulum gören kadınlar kolay kolay "Ben de bunları çekiyorum/çektim" diye anlatamaz. Kadriye'ye "Abla beni affet, günahımı affet!" dedi ama çektiklerini anlatmadı.
Kenan, babası olacak zalimin yaptıklarını anlattıkça kanım dondu. Babası ölmüş gitmiş, harcanan giden çocukluğunun üstünden yıllar geçmiş ama yaşadıklarını geride bırakamamış. Çünkü filmlerdeki "anlat açılırsın, geride bırakırsın" diyerek yapılan pışpışlamalar maalesef yalan dolan. İnsan bir zalimin fiziki veya manevi zulmüne maruz kalmışsa eğer izleri maalesef öyle ha deyince silinemiyor. Kenan'ı ben tam da bu kertede inandırıcı buldum.
Kenan'ın mezar başındaki monoloğundaki her bir replik çok gerçekçi yazılmış. Kurgu olduğunun farkında ama hayat akışında gerçekçi repliklerdi her biri. Bu arada Kadriye piremsesimin Kenan ile ilk karşılaşma anında sarsılması nasıldı peki? Piremsesimin o bir anlık allak bullak oluşu ve anında ölüm kıyısında, yanında yatan kardeşine bakıp metanetli duruşu peki? Şerif Sezer muazzam bir kadın, muazzam bir aktrist. Onun etrafındaki bütün oyuncular bir okulun bahçesinde olduklarının farkındadırlar umarım.
Kenan İstanbul'daki malını mülkünü etrafındakilere hibe edip Halfeti'ye geldiğine göre kalıcı demek ki. Valla hikayelere ortasından dalan karakterleri hiç sevmem. (Bkz. Murat) Hikayeyi abuk subuk yerlere götüreceklerini düşünüp ön yargıyla yaklaşırım hep. (Bak Murat bir daha hortlamayacak di mi?) Onun için yeni giren karakter bana kendini sevdirebilmek için kafamda bin takla atmalı. Kenan hikayenin ortasına balıklama hem de başrol cast'ı sıfatıyla girmesine rağmen sevdim ben. Niye böyle oldu bilmiyorum, hakikaten kendim de kendime inanamiyorum. Saruhan Hünel gözümde poz keserek oynayan bir oyuncu olmasına rağmen kafamdaki bütün kalıplarını kırdı. Ahahahaha valla çok şaşkınım! Hem Kenan'ın hikayesinin hem de Saruhan Hünel'in yolu açık olsun. İkisi de ailemize hoş gelmiş.