Cersei öyle bir güç delisi ki bırakın koskoca 7 Krallığı karşısında üç kişinin olduğu masayı bile yönetmekten aciz. Kendisini her şeyden ve herkesten üstün tutarken kendisine yeniliyor. Masadaki en önemli dostunu, belki de müttefik olarak babasının yerini doldurabilecek tek adam olan amcasını kaybetmesi de bu yüzden. Konseyindeki tek dostu üstatları yetiştiren Hisar tarafından enteresan hobileri nedeniyle (cücelerin kafasını başka bir işte kullanmak gibi) ocak dışı bırakılan sözde üstat Qyburn. Evet, kehanet korkutucu ama kehaneti gerçek kılacak olan da Cersei’nin çocuklarına olan abartılı düşkünlüğü ve insan yönetiminden bihaber olması. Kehanete inanarak yapıyor en büyük hatayı belki de.
Dany’nin konseyiyle Cersei’nin konseyinin zıtlığı tam da bu noktada önemli belki de. Dany yanlış kararların kraliçesi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor ancak hocanın gidiş yolundan puan vermesi de elzem. Dinliyor en azından, daha iyi bir yönetici olmaya çalışıyor. Bu konudaki başarı hem çok uzak hem de çok yakın görünse de, Dany’nin ulaşabileceği bir yerde değil şimdilik. Harpy’yi yargılamak isterken esas derdi adalet dağıtmak ama adaletin daha evrensel bir şey olduğunu; kendi fikirlerinin adalet anlamına gelmediğini öğrenmek zorunda. Demokratik düşünürken tiranlığın kapısını zorluyor. Ve kölelerden yanına ilk katılanlardan olan ismini asla hatırlamadığım adamın ölümüne sebep olurken tüm şehri bir ke daha karşı karşıya getirmiyor başarıyor, devrim her zamanki gibi kendi çocuklarını yerken. Bembeyaz kıyafetiyle karşısına Lost’un siyah dumanı gibi kendisini sorgulamak için dikilen kapkara Drogon karşısında çaresiz. Esas evladı da Mysha’sına sırtını dönüp gidiyor nitekim.