Arya’yla başlıyoruz. Kutsal saydığı tüm değerlerin gözlerinin önünde parçalandığını gören ve büyüme yolculuğuna çıkan bir çocuk o hala. Braavos’un devasa titan heykeli sadece bir heykel onun için; ne bir eksik ne bir fazla. Kapısına sığınmaya çalıştığı ev de elindeki madeni para gibi iki ayrı yüzüyle çıkıyor karşımıza; siyahıyla ve beyazıyla. Bölüm boyunca Arya’yla çok daha kişisel bir ilişki kurmamız isteniyor, yağmurda ve güneşte görüyoruz onu, en umutlu ve en umutsuz anında. Bir güvercinin kafasını kesip üç kişiye karşı tek başına karşı koyabilecek kadar cesur ama yalnızlığıyla yüzleşmekten korkan bir karakter. Kadrajın tam ortasına yerleştiği anlarda ekrandan bize yansıyan her şey Arya; tam da o yüzden geri dönen Jaqen H’ghar’ın söylediği şey olması gerekenden daha çok etkiliyor bizi: Arya sığındığı yerde kalabilmek için hiçbir şeye dönüşmek zorunda, kafasındaki ölüm listesini silmek, Stark kodlarının sembolü olan Needle’ı bırakmak da sevdaya dâhil.