Ömer Sadri Usta’ya bu sefer oğlunun düğünü için geliyor. Büyük bir sevgi ve saygı duyduğu adamın oğlu evlenirken tabi ki Ömer boş durmayacaktı. Bu nedenle Ömer elinde muhasebenin kartıyla çıka geldi emektar atölyeye. Talimat verdiğini ve istedikleri şekilde bir düğün gerçekleştirmeleri için her türlü imkanın sağlanacağını söyledi nazik bir şekilde. Konuşmasında hiçbir şekilde kibir veya burnu büyüklük olmadan daha çok mahcup bir şekilde ifade etmeye çalıştı kendisini. Sadri Usta ise senelerdir elinde büyüyen çocuğun kalbini bildiği için bir kez daha gurur duydu karşısındaki adamla.

Sadri Usta Ömer tam gidecekken Defne’yi sorunca anlıyoruz zaten olayın nereye varacağını. Sessizce, cümlelere gerek duymadan sadece gözlerle anlaşıyorlar; anlıyorlar birbirlerini. Ömer’de diyor zaten “konuşmayalım” diye, Sadri Usta da konuşmuyor zaten, biliyor çünkü Ömer değişiyor hatta değişti bile, kapıldı o ılık meltem rüzgarına.

Defne ve Sinan’ın konuşması bile Ömer’i artık çıldırtmaya başlamışsa bu iş olmuş demektir. Ömer olayın çok farkında olmasa da baya baya aşık olmuş Defne’ye ve çok aşırı bir şekilde kıskanmaya başlamış. Gerçi bunda duygularını söyleyememek, karşısındakinden emin olamamak ta etkili olmuş olabilir ama Ömer’in bu halleri başta kendisine sonra çevresindekilere zarar veriyor. En çokta Defne’yi üzüyor.

Sinan ve Defne’nin odadan odaya gülerek bakışması ise Ömer için kıskançlığın dozunu bir tık daha arttırıyor, iyice çileden çıkıyor hatta bizi de yavaş yavaş çileden çıkarmaya başlıyor ekran karşısında.

Defne ise çok farklı bir dünyada zira onun aklında Ömer’e alacağı doğum günü hediyesi var. Ne alsam diye kara kara düşünürken Ömer’e alabileceği en güzel şey aklına geldiğinde hiç durmadan kendini ofisten atıyor atmasına ama gene Sinan’la konuşurken kıskançlıktan gözü dönmüş bir boğaya dönen Ömer’e tosluyor gene. Gerçi o henüz bunun farkında değil ve Ömer’in tuhaf imalarını garipsemekle meşgul.

Aşk ve Gurur veya Gurur ve Önyargı…

İlk Türkçe baskısını arıyor Defne tüm sahaflarda. Gururları yüzünden aşka geç kalmış iki insanın hikayesinin anlatıldığı bu kitap Ömer’le kendi durumuna da bir bakıma uyuyor. Özellikle Ömer’in son haline en uygun şekilde olanı Gurur ve Önyargı…

Ömer’in Sinan ve Defne arasındaki şeye önyargı ile yaklaşması ve sadece kendi düşündüğü şekilde olduğunu sanması onu aşka bir adım daha geciktirecek gibi duruyor.

Necmi’nin her şeye rağmen Ömer’in doğum gününü ilk kutlayan kişi olması güzel bir ayrıntı olmuş. Birde evlilik üzerine özellikle Neriman’la olan evlilikleri üzerine olan konuşması ise çok anlamlıydı. Evet, aşk önemli bir şey ama bir insanın her şeyi olabilmek… Sanırım bu çok daha önemli bir durum. Necmi çapkın, haylaz bir adam olabilir ama kendisinin de dediği gibi Neriman olmazsa kaybolur gider. İnce ayrıntılarla bezeli bu amca-yeğen konuşmasına benden tam puan! İşte sahalarda görmek istediğimiz amca-yeğen ikilisi bu J

Nihayet merakla beklenen doğum günü geliyor çatlıyor çatmasına ama Defne hala hediyesini bulamadığı için aklı sürekli onda ve bu yüzden Şükrü abiyede soruyor ve aldığı yanıt içine gene umut tohumlarını ekiyor. Ömer kürekten gelmeden önce kahvaltısını hazırlamak için hızla eve giriyor içindeki sevinçle. Aldığı küçük pastaya ufak bir mum dikiyor, korkmuyor çünkü artık rahat. Yavaş yavaş duygularından da emin oluyor Defne, oyun süresince hayal kurmak yasak dese de kendisine o gene geri durmuyor hayal kurmaktan. Çünkü insan hayalleri olduğu sürece yaşar.

Ömer’se kürekten geldiği sırada Şükrü abinin çocukları tarafından yapılan fener ile karşılaşıyor kapıda. El emeği var o fenerde, zaman ayırma var, sevgi var… Ömer maddi şeylerdense manevi şeylere daha çok önem veriyor çünkü. İnce düşünce insana verdiğin değeri gösterir. Ömer’de kendisine verilen değere aynı şekilde karşılık gösteriyor ve hiç bekletmeden hediye edilen feneri bahçesine asmak için harekete geçiyor.