“Uzay boşluğunda mutlu olmak kolay, burada her bi' gün ayrı bir olay…” (Son Feci Bisiklet’e kucak dolusu sevgiler)
Selin yaptığından pişman ilk iş özür diledi Elif’ten. Sonra gitti, siteden kaldırttı fotoğrafları. Şüphelerinin arkasında dimdik ama yaptığından vicdanı somurtuk. Kalbi kendine kırık. Ali bağırdıkça, Ali inanmadıkça, daha da harabe içi. Şarkı söylerken Mavi, bekledim. Bir şey olacak, bu kadar güzel olamaz, bir şey olacak. Ve bumm. Bütün bir bölüm atışma halinde olan (Küçük Prens’li sahne hariç) AlSel patladı. Kızmadım ben Ali’ye. En az Selin kadar kırıldım. İnanmayışına, bedel ödetme şekline. Tamam artık bu uzar böyle sakız gibi, beş bölüm izleriz, en son yangın vaaar diye bağıracak raddeye geliriz dedim. Malum Selin gururlu genç kadın maskesine büründü. Tuğçe izin vermedi. Sağol, varol Tuğçe. Selin, Haluk’la Ali’nin konuşmalarını dinleyip, hediyesini aldıktan sonra karar verdi aslında. Her şey bir yana, Ali bir yana dedi. Gel dedi. Seçtiği yer mükemmeldi. Onlar için anlamı devdi, bizim içimizi ısıtıp gözlerimizden kalpler fışkıra fışkıra izleyeceğimiz sahneler demekti. Olmadı. Selin kısa bir fragman geçti hepimize, Jüpiter’li filan. Ve vedalaştı: Uzaydaki mavi gözlü çocuk, hoşça kal. Ne kadar hoş kalabilirsen, o kadar hoşça kal.