Minnoşluğun resmi: vol 2
Nazlı artık AlSel’i biliyor. Selin yerine ben rahatladım yeminle. Böyle derin bir ohh çektim. Ve fakat, aferin Nazlı. Korkuttun bizi, ters tepki vereceğini düşünmüştük ama sen bayağı masal kıvamında dinledin AlSel’in öyküsünü. İtiraf sahnesi beklediğimin de üstündeydi. İkizini de bizi de üzmedin Nazlı, yüs puan sana.
Bölüm genel olarak tadı damakta kalan bir bölümdü. Açıp açıp izlenecek oyunculuklar vardı ve hızlı aktı. Kafaları karıştıran bir İnci vardı, her zamanki gibi.(97 yazında Sevilay ve Haluk’un Urla’da olduğunu söylemesi) Rana’nın ayağa kalkışı vardı, SavNaz’ın tam gaz devam eden aşkları, Sevilay’ın gerçeklerle yüzleşmesi. Sayfalarca methiyeler düzebileceğim bir AlSel. Babalar ve oğullar vardı. Küçük Prens vardı. Affınıza sığınarak küçük bir notçuk: Küçük Prens bir çocuk kitabı değildir. Küçük Prens bir öğretmendir, yol göstericidir. Ne zamanki aklım sinirlenip, kalbime verdiği savaşı kazanacak gibi olsa, açıp okuduğum, insan olmayı, vicdanı, masumluğu, çocukluğumu kendime hatırlattığım, kocaman ve sıcacık bir yüreği olan efsane bir kitaptır. Keşke imkanım olsa, tüm Dünya’ya okutabilsem bu kitabı, okuyanlara ama unutmuşlara hatırlatabilsem, keşke. Hayallerin bir gün gerçek olması ümidimi bıraktım şuraya. Bol bol müzik vardı. Çok ihtiyacımız olan parti vardı. Vardı da vardı. Güzeldi, çiçekti. Bir kez daha, tebrikler Güneşin Kızları ekibi.
Güzel günler.