Yiğit’e ilk defa kızdım galiba, tarihe not düşülsün. Sibel’e karşı takındığı tavır, o aşağılayıcı hareketler, kendini Sibel üzerinde söz sahibi olarak görmesi ve onun hayatına karar verebileceğini sanması… Tamam, Yiğit’i biliyoruz artık ve bu akşam da bildiğimizden farklı bir Yiğit izlemedik. Bu adam fazla bir adam, bu adam uçlarda gezinen bir adam, bu adamın sevgisi de nefreti de okyanuslar kadar ve bu adam şu an en tehlikeli duyguyu yaşıyor. Aşk acısı çekiyor ama her aşk acısı çeken sevdiği kadını yaşadığı mahalleden ve hatta şehirden mi sürecek? Mesleği göz önünde olduğu için hayallerine ve hayatına ambargo mu koyacak? Yok, daha neler… Kübra’ya da çok ağır sözler söyledi Yiğit ama dönüp gitmesine de izin verdi, gitmemeyi tercih eden Kübra idi. Ama Yiğit, Sibel’i kolundan tuttu ve bırakmaya da niyeti yok, hayatının her zerresini de zehrediyor. Neden kendi tuttuğu bir evde kendi bağladığı “maaş” ile yaşamasını istiyor Sibel’in? Neden arkasını dönüp gidemiyor? Hayatını da bitirdi işte… Yiğit, bir elinin Sibel’e dokunmasını istiyor, nerede ne yaptığını bilmek istiyor, Sibel ile bağlarını koparmak istemiyor içten içe… Sibel, Yiğit’i sevmekten başka ne yaptı? Her şeye ve herkese rağmen ona teslim olmaktan başka ne yaptı? Bir şey saklandıysa Emir ve Sibel birlikte sakladı ve birlikte yaşadı. Şimdi tüm olayın sorumlusu Sibel’miş, her şeyi tek başına yaşamış gibi tüm faturanın en ağır tarifeden ona kesilmesi neden? Üstüne bir de “Zengin adam avcısı” damgası yemesi neden? Sibel şu saatten sonra ne yapsa haklı ve Yiğit’e söylediklerinde de haklı. Sen, Sibel’e âşıksın Yiğit Kılıç. Aksine asla inanmam. Neden mi? Çünkü Yiğit bırakamıyor Sibel’i, arkasını dönüp gitmesini izleyemiyor ama diğer yandan onu görmek de istemiyor. Tam bir Araf… Kendisini istediği kadar gazlasın, istediği kadar poker face moduna geçsin zamanla özlemi arttıkça öfkesi azalacak ve Sibel’i isteyecek. Ama bıraktığı yerde bulur mu? Orası muamma… Sibel’in intikam yemini nereye varacak çok merak ediyorum ama istediği takdirde Yiğit’i sürüm sürüm süründüreceğine de adım gibi eminim. Bir insanın elinden hayatını ve hayallerini bir hiç uğruna alırsanız, sonucu da hoş olmaz tabii ki… Ama umarım bu yolun sonu Hakkı'nın gelini olarak son bulmaz.