Oğuz da ayrı dava bak. Hatırladıkça sinirlerim tepeme çıkıyor. Madem Elif yapışığıyla bir yerlere beraber gidebilme hali seni rahatsız etmiyor, İzmir’den dönmeyin o zaman. Aldır tayinini, sevimsiz kızınla orada mutlu mesut yılların açığını kapa. Hayır bu dakikadan sonra Oğuz’un geri dönme sebebini bana biri Bilal’e anlatır gibi anlatsın yani. Serdar geri dönebilir bak. O gidince Ada’nın ayarları bozulup gereksiz yere milleti fiştekliyor.

Kenan ne için gelmişti hatırlayan var mı? Hakikaten neye derman olacaksın arkadaş sen? Daha vakti var daha vakti var diyip duruyor adam. Ne vakti ayol? Kendal salıncak kurmuş sallanaaa sallanaaa herkesin ağzına ediyor bu hala, daha erken  daha erken. Hani Mehdi’yle canını yakacaktın pampa? Hani malıyla canını yakacaktın? Hani ulan hani? Kendal’a bir şey yapması şöyle dursun, Ebru’ya angut angut akıllar veriyor. Tey Allahım, İstanbul’daki her şeyi satıp savmamışsındır iyşalla? Bir şeye yaramayacaksın madem boşuna  gölge etme.

Emine ve Asım umarım geri dönüp  Şamverdi konağı namlı tımarhanede çile doldurmaya devam etmezler. Süphaneke , dinimiz, amin.

Naçizane beni  iki bölümdür rahatsız eden teknik konularda bir kaç sözüm var:  Makyajlar yine  bir ve ikinci sezondaki  o çamur gibi fondöten bulamacı halinde yansıyor televizyondan. Nesi bozulduysa artık geçen sezonun o harika görüntü berraklığı yok. Bir de Karagül’ün en büyük silahı olan fragmanlar sezon başladığından beri fiyasko! N’oluyor yahu? Kurşun mu döktürüyorsunuz yoksa kurşun mu sıktırıyorsunuz ne yapıyorsanız bir an önce yapın.

Sonuna kadar sabırla okuyan herkesin gözlerine sağlık.