Elizabeth’i, hem Dışişleri Bakanı olarak hem de ailesi ve kızlarıyla ev hayatında izliyoruz. Sizler de neredeyse onun kadar çok çalışan kadınlar olarak onun gibi hissediyor musunuz kendinizi?
BH: Beki bazen ondan bile daha fazla çalışıyoruzdur (gülüşmeler). Evet erkekler dünyasında bir kadın olarak çalışmak, iş hayatınla aile hayatını dengelemek benim de yabancı olmadığım bir konu. Diziyi hazırlarken de aile hayatını işin içine dahil etmeye özen gösterdik. Dışişleri Bakanı’nın bütün yaptığı işe gidip dünya meseleleriyle ilgilenmek, eve dönüp uyumak, sonra tekrar işe gitmek gibi algılansın istemedik. Bu önemli görevin, sıradan insanların hayatıyla kesiştiği noktaları da vermek dizinin farklı yanlarından biri.
LMC: Bir de dizilerde iş hayatında güçlü bir kadın karakterin özel hayatı genellikle berbat olur ya, bunun tersini yapmak istedik. Dizideki drama ailede yaşanan çelişkilerden değil, uluslararası ilişkilerde yaşananlardan geliyor.
BH: Washington gerçekten neye benziyor, biraz onu vermek istedik. Yasak ilişkiler yok, Elizabeth başkanla gizli bir aşk yaşamıyor filan. Sonuç olarak hikaye anlatıyoruz, tabii ki bazı abartılı unsurlar olacak ama gayet düzgün bir aile yaşamı sürdüren insanlar da var. Bir kadın iktidarda diye illa da özel yaşamının berbat olması gerekmiyor. Bu imajdan uzak durmak istedik.