Geçtiğimiz hafta İstanbul sele teslim oldu. Yoğun yağış sonrası ortaya çıkan manzara yaz mevsiminin tüm izlerinin silindiğini gösterir gibiydi adeta. İyi de oldu, çok sıcak geçmişti bu yaz. Normal bir insan bünyesi için çok fazla sıcak. Neyse, artık Eylül ayındayız (bana göre yazın en güzel ayı, çünkü yaz yok) ve havalar git gide soğuyor. Çok yakında soğuklardan şikayet etmeye başlayacağız, yazı özlemle anacağız falan. O zaman birkaç diziye baksak içimiz ısınır mı acaba? Yaz dizilerinden elimizde kalanlara mesela. Bakalım bu yazdan elimizde neler kaldı. Dört kategorimiz var. Olmadığı yılları kayıp saydığım yaz olimpiyatlarına ithafen altın, gümüş ve bronz ile hayatımızdaki en çok kullandığımız kategori olan hayal kırıklıkları. Altın madalyalarda, yazın en üst seviye işleri; gümüş madalyalarda, o kadar iyi olmasa da yeni sezona yayından kaldırılma ihtimali küçük olarak giren; bronz madalyalardaysa yazı iyi kötü atlatsa da sezon içinde yayından kalkma ihtimali fazla olan diziler var. Kısa kısa geçilen hayal kırıklarındaysa biri dışında reyting canavarına çoktan kurban olmuş diziler bulunmakta. Buyurun bakalım yaz nasıl geçmiş.