Okuması izlemesinden daha heyecanlı!
logo logo logo logo logo
Bu sitede yer alan yazılardan yazarların kendisi sorumludur.
Referans vermeden kullanmayınız.
KÖŞE YAZISI
Diziyi yandan yemişler Matmazel

Haziran’a girmemizle birlikte yaz dizileri yağmur gibi yağmaya başlamışken, geçtiğimiz hafta boyunca uyarlama dizi haberlerimiz de hız kesmeden gelmeye devam ettiler efendim.

Not: Bu haftanın yazısını tek olması halinde fazla uzun süreceğinden dolayı ikiye bölmem gerekti. Diğer yazı yarın yayınlanacak.

* Geçtiğimiz Cuma Cengiz Semercioğlu Hürriyet’teki köşesinde Kanal D’nin müdürü Pelin Diştaş’la olan konuşmasına dair notlarını yazdı ve içinden bir uyarlama haberi çıktı: Jane the Virgin. Med Yapım’ın yapımcılığında ve haliyle Kanal D’ye. Diziye bir bakarsak:

Geçtiğimiz sezon başladı ve 22 bölümlük sezonunu tamamladı; ikinci sezon onayı da aldı. The CW’da Pazartesi günü yayınlanmak için Sonbahar’da dönecek. Reyting olarak kanalı ihya edecek kadar yüksek olmasa bile yabancı eleştirmenlerin övmekle bitiremediği bir dizi oldu. Ülkemizde de FOX Life kanalı 27 Nisan’da yayınlamaya başladı. Bu arada bu dizinin kendisi de aslında Mart-Ekim 2002 arasında Venezuela’da yayınlanan Juana la Virgen dizisinden uyarlama.

(Tahminen bizimkiler orijinal formatın telifini alacaklardır. Hem daha ucuza da gelir herhalde.)

Şöyle bir özelliği de var: Emmy ve Golden Globe’un oyuncu ve dizi kategorilerindeki bir adaylık, The CW dizileri için normalde hayal. Daha doğrusu bu sezona kadar öyleydi. Çünkü Jane the Virgin Altın Küre’de En İyi Komedi’ye, başrol Gina Rodriguez ise Komedi dalında En İyi Kadın Oyuncu’ya aday oldu. Yetmedi, Gina ödülü kazandı ve The CW’ya tarihinde ilk kez böyle bir başarı getirdi. Konudan da bahsedersek:

Miami’deyiz. Jane Villanueva (Gina Rodriguez) pembe dizilerle geçirdiği çocukluğu boyunca anneannesi tarafından bir şeyi asla kaybetmemesi gerektiği tembihlenerek büyütülür: Bekâreti. Dini inanç bir tarafa, annesi ona 16 yaşında ve evli değilken hamile kalmış.

Jane artık 23 ve öğretmen olmaya uğraşırken para kazanmak için de bir otelde çalışmaktadır. Dahası yakışıklı, çalışkan, “Evlenene kadar olmaz!” kuralına uyan ve dedektiflik yapan Michael (Brett Dier) adında bir nişanlısı da vardır. Her şey yolundayken izlediğimiz şey dizi olduğundan ortalığı karıştıran bir olay olur:

Jane düzenli kontrol için doktorundayken karışıklık çıkar ve kız, bir erkek hastanın spermleriyle yapay döllenir; hamile kalır. Kısa sürede ortaya çıkar ki spermlerin sahibi evli eski playboy, kanserden yeni kurtulmuş, Jane’in çalıştığı otelin sahibi ve ergen zamanında hoşlandığı Rafael’dir (Justin Baldoni).

Jane beklenmedik hamileliği yüzünden karmaşanın içinde kalır: Hamileliğini devam ettirecek midir? Durumu başta nişanlısı ve ailesi olmak üzere çevresine nasıl açıklayacaktır? Bir de durumdan haberi olan Rafael ve karısı Petra’nın (Yael Grobglas) istekleri vardır…

Anlaşıldığı üzere dizide bir pembe dizi havası var. Zaten orijinal dizi de günlük yayınlanıp 153 bölüm sürmüş. Peki, bize uyar mı? Valla tipine bakarsak gayet de uyar. Tek yapmaları gereken Rafael’in lezbiyen kız kardeşini hetero yapıp sevgililerini de erkeğe çevirmek. Gerisi kendiliğinden gelir. (Hiç yapmadığımız iş değil sonuçta; mesela yakında başlayacak Pretty Little Liars uyarlamasında lezbiyen Emily’yi hetero ve sevgililerini erkek yapacağız…)

1 2 3
/ Aytaç Kara
09/06/2015 01:23
YORUMLAR




DİĞER KÖŞE YAZILARI