Çocuktu, ekmek almaya çıkmıştı. Bir dizi karakteri olsa, mahallenin haylazı, ara sıra top oynarken cam kıranı ama buna rağmen o sokağın en sevilen karakteri olurdu. Bir dizide izlesek ağlamaktan içimizin çıkacağı bir şekilde kaybettik. Günlerce direndi, 16 kiloya kadar düştü. 16 kilo ile bütün bir ülkenin ağırlığını bastıracak kadar sevildi. Gittiği yer en güzel platodan daha güzeldir diye umut ettirecek kadar çok sevdik onu. Ve çok sevilen bir dizi/film/roman karakteri kadar ölümsüz oldu.
Sezercik kadar, Osman gibi, Bülent umudunda ve Carl kararlılığında bir çocuktu o. Onlar kadar çocuktu, onlar kadar büyüyordu. Ama hepsinden farkı gerçek olmasıydı, fazlasıyla gerçek kalacak olmasıydı. Kendi hikayesinin başrolünde akıllarımızdan hiç silinmeyecek kadar özel Berkin… Bütün gözyaşlarının, bütün bildiklerimizin ve izlediklerimizin ötesinde.
Gittiğin yer güzel olsun çocuk, ışığın bütün yalanları soksun gözümüze, inanmayalım artık.