Bundan iki-üç sene önce Osman girdi hayatımıza, ben onu çok sevdim. Mıyır mıyır konuşması, o minicik şımarıklıkları ve yaramazlıkları ile Öyle Bir Geçer Zaman ki’nin kendi havası içerisinde kimi zaman ağlattı, kimi zaman güldürdü beni. Annem, anneannem gibi değildi, izlerken ağlamazdı pek. O daha çok Cemile’ye sıkılıyordu, bunalıyordu. Osman’cık benim üzerimde bütün etkisi ile dolaşıyordu. Büyüdü, zaman onu Gün Koper ‘in canlandırdığı Osman yaptı ama ben hep küçük bızdığı özledim. Gerçi Osman büyürken de bir tarafı çocuktu hep… Ne yalan söyleyeyim, “Ah Ali Kaptan ah, küçücük çocuğa yapılır mı bu?” dedim. İçimdeki dizici teyze belalar da okudu, küfürler de etti. Ne de olsa çocuktu çocuk, hangi çocuk hak ederdi bu kadarını? Çocuk dediğin sevilirdi, sayılırdı. Şefkatle yaklaşırdın, gerekirse beraber büyümeye çalışırdın.