Bir de iki aile arasındaki Dimitri/Ali Kemal çatışması var. Cevdet’in kendi milletinin yaptığı katliamdan kurtarıp büyüttüğü Ali Kemal seyirci gözünde iki aile arasında hiç kopmayan çatışma bağının sigortası oldu ilk sezon. Bir tarafta oğlunu kaybettikten sonra intikam yemini eden bir baba, yarı deli halde bu kayıpla yaşamaya çalışan bir anne ve bu acının gölgesinde sevgi göremeden büyüyen bir evlat var. Diğer tarafta ise ellerinde sevgiyle büyümesine rağmen nereye ait olduğunu bulmaya çalışan deli bozuk bir çocuğun arkadaşını kazara öldürmesiyle tüm hayatları parçalanıp değişen Cevdet ve Azize var. Dimitri/Ali Kemal tek başına iki aileyi de şu andaki hayatlarına mahkum eden bir etkide.
Tam burada konuyu bölerek dikkat çekmek istediğim bir nokta var: Ali Kemal’in aynı evde birlikte büyüdüğü kardeşine aşık olması teoride biyolojik olarak olmasa da seyircinin gözünde ensest. Bizim insanımız her türlü ahlaksızlığı yapabilir ama bunu televizyonda seyretmek istemez ve anında reaksiyon verir. Ali Kemal ve Yıldız meselesi acilen derdest edilerek ortadan kaldırılması gereken bir mevzu. Azize’nin Cevdet’in asıl vazifesini öğrendiği bölümde düşen ve bir daha geri gelmeyen total reytinglerinin sebebi de bu mesele bence. Bu bölümde Ali Kemal ve Yıldız’a aşk itirafları yaptırıran senaryo ekibi deyim yerindeyse kendi bacağına sıkarak reytinglerin düşmesine neden oldu. Total seyircisi görmek istemediği bir şeyi seyrettiği zaman anında reaksiyon verir ve çat diye izlemeyi keser. Hikayenin en büyük çatışması olan köy katliamı olmuş, (seyircinin dört gözle beklediği şekilde) Azize gerçeği öğrenerek Cevdet’e kavuşmuş, reytinglerin normal şartlarda zirve yapması gerekirken ertesi gün ne görüyoruz, yükselmeye başlayan total reytingleri birden bire alabora olmuş. Cesurca aşk çatışması yazmak maalesef bu değil. İzleyici için etik burada devreye giriyor işte.
Hikayenin en başında Ali Kemal, Cevdet ve Azize’nin çocuğu olmadığını öğrendikten sonra arkadaşını kazara vurarak tüm ailenin hayatını paramparça ettiğinde askeri okula verilip evin dışında kalsa ve iki kız kardeşi ile beraber büyümeseydi o etik meselesi otomatikman ortadan kalkacaktı mesela. Bu basit çözüm yola çıkarken kurgulansaydı, hikayenin başından beri alkolik, sorumsuz ve nobran bir karakter olan Ali Kemal’in birdenbire vatan perver olması saçmalığının da önüne geçilirdi. Bu yanlış maalesef ki bambaşka bir şekilde biçimlendirilebilecekken harcanan Yıldız karakterinin de başını yedi. Yanlış hesap Bağdat’tan döner derler ama burada dönülecek bir yer yok maalesef. En başta başka bir yanlış daha var ki Allahtan o yanlıştan biraz yalap şalap da olsa, izleyiciyi sinir hastası ederek de olsa, döndüler. Birbirlerinin kardeşi olduğunu bilmeden Yıldız’a aşık edilen iki genç adam (Dimitri ve Leonidas) kurgusu için hem yanlış hem de klişe diyebiliriz. Ve maalesef ki bu damarın işe bir de Hilal’i katıp inatla uzatılması Yıldız’ı seyirci gözünde iki paralık etti. Neyse ki hikaye vatansever bir Türk kızıyla vatansever bir Yunan askerinin aşkına yönelerek, Azize ve Cevdet’in aşkından sonra seyirciyi meftun eden Leonidas ve Hilal aşkına direksiyonu kırdı ve iki aile arasındaki çatışma sahası daha seyredilir ve çekici hale geldi.