Nurgül Yeşilçay (Gülseren):
“Ooo, röportaj mı, alırım bir dal,” diye bütün rahatlığı ve neşesiyle geliyor Nurgül Yeşilçay. Zorunlu bir açıklama: kendisi gerrrçekten incecik, yüzü de pırıl pırıl. Diziyle ilgili konuşurken Asmalı Konak gibi reyting rekorları kıran dizilerde de, yayından kalkan dizilerde de çalıştığını belirtiyor. Bunca deneyimden çıkardığı sonuç, ekibin bütün olarak iyi olması gerektiği. Paramparça ekibinin yanı sıra yönetmen Cevdet Mercan’ın hızlı kurgusunun da dizinin başarısında rolü büyük ona göre. Sezondan çok memnun kalmış, tatile çıkacağı için de çok memnun. Bir dizide bir karaktere bürünmek annelik gibi bir şey onun için. Çocuk büyütmek sırf yemek yedirmek, altını temizlemek, uyutmak olsa kolay olurdu, esas kısım kafadaki sorumluluk, endişe, vicdan azabı ya, Gülseren de öyle işte Nurgül Yeşilçay için. Hep kafasının bir yerinde. Aslında Gülseren’i seviyor, iyiliğini çok seviyor. Dayanamayıp isyan ediyor hatta: “Kötülüğü baş tacı ediyoruz! Hep kötülük kazanmamalı, iyilik kazansın artık!” Gülseren’in Türk insanına yakınlığını da çok seviyor. Annesi, teyzesi gibi konuşuyormuş, hatta zaman zaman kendi gibi konuşurken bile yakalıyormuş Gülseren’i.. Ama yine de yerinde olsa onun kadar iyi olabilir mi diye düşünmeden edemiyormuş. Hep kafasında olan Gülseren’e biraz ara vereceği için sevinçli. Oğlu Nejat’la beraber pek sevdikleri İngiltere’yi de içeren bir tatil planları var..
Paramparça’da Hazal’ın durumuna çok üzülüyor. Babasız, yoksulluk içinde büyümüş bir çocuk, üstelik ergenlik döneminde. İlk bölümlerde iki hayat henüz birbirinin içine geçmemişken, Gürpınar ve Gülpınar ailelerinin isimleri arasında tek bir harf farkı varken yaşamlarının arasındaki derin uçurumun çok etkileyici olduğu söylüyor Nurgül Yeşilçay.
Gülseren’i sevdiğimizi söylüyorum ama vicdanım rahat etmiyor, Dilara’ya da hak verdiğimizi belirtmeden edemiyorum. Aaa, kendisi de hak vermez mi? “Aslına bakarsan, yanlış bir şey yapıyoruz, yuvayı bozuyoruz valla,” diyor. İki yetişkin insanın hala sadece birbirlerinin alnından öpmelerinden artık usandığımızı, biraz daha yakınlaşmalarını beklediğimizi söyleyince de kahkayı basıyor: “Hahahahaha, ‘Ver bi alt dudak,’ diye sezon finalinde….” Giderken de “Bunu ileticem,” demeyi ihmal etmiyor.