VE KONUŞTUKLARIMIZDAN KALANLAR:
Güzellik
“Aslında dizi çalışmaları nedeniyle her gün yoğun makyaja maruz kalıyorum doğal olarak. Saçlarım da işlem görüyor. Oysa özel hayatımda sürekli bir şeyler süren, saçlarını maşalayan bir kadın değilim, doğallıktan yanayım. Yalnız, en önemlisi bu olduğu için, cildimi çok iyi temizlemeye, ayda bir cilt bakımına mutlaka gitmeye çalışıyorum; çünkü uzmanlar bizim ulaşamadığımız yerlere ulaşabiliyor. Kullandığım dermatolojik ürünlere de çok dikkat ederim. Biraz hassas bir cildim var. Nemlendirici, biraz allık, biraz rimel, o kadar. Ama kırmızı ruj çok seviyorum. Gece bir yere gideceksem saçlarımı açar, dalgalı yapar ve kımızı ruj sürerim.”
“Kendi kendime poi öğrendim biraz. Ateş dansı yani ama ateşle olanını değil de, ışıkla olanını yapıyorum. Çok da seviyorum. Bir de müzik klipleri izlemeyi çok seviyorum. Bir şarkı duyunca hemen klibini bulur, izlerim.”
“Bazen resim yapıyorum.. Geçen gün sette yaptım bir tane, su altı resmi. Benden öyle çok renkli şeyler çıkmaz aslında, ilk kez bu kadar renk kullandım. Bakıp bakıp mutlu oluyorum. Sürreal bir resim. Sette büyük geyik döndü. Benim balık diye gördüğümü onlar çizik diye görüyor.”
“Patates aşığıyım, deli gibi patates yerim, yok böyle bir şey. Patatesli ne varsa, salatası, kızartması, yemeği, aklına ne geliyorsa, her öğün yiyebilirim. Çocukken babaanneme giderdim, bana patates yemeği yapardı, bayılırdım onun yaptığı yemeğe. Bana “Seni patatesçiyle evlendireceğim,” derdi; çok gülerdik.”
“Beni hiç bırakmayan, nereye gidersem oraya gelen bir fan tayfası var. Geçenlerde kocaman bir kutu hediye ettiler bana. Hiç üşenmemişler, içine bir sürü notlar, çikolatalar, şekerler koymuşlar. Biri bana fotoğraflarımın olduğu bir yastık hediye etmiş, yemek yaptığımı instagramdan gören başka biri de önlük. Çok tatlılar.”
“Sokakta her gördüğü hayvana yapışan, her gördüğü ağaca sarılan biriyim. Enerjimi bitkilerden, hayvanlardan alıyorum. Sekiz kedimiz (aslında iki tane de biri yavruladı, sahiplendiriyoruz yavruları) bir muhabbet kuşumuz var, bir de köpek istiyoruz. Kadir, “Neslihan Anne’nin bir çiftliği var…” diye espri yapıyor. Yanımda mamalarla geziyorum. Kıyma kavurup sokak kedilerine veriyorum.”
“Pek dizi izleyemiyorum. Film izlemeyi tercih ediyorum. O kadar çok film var ki izlenecek. Yoğun çalışma dönemlerinde kendime çok vakit ayıramıyorum, tatile girdiğimde günlerce eve kapanıp biriktirdiğim filmleri izlemeye, kitap okumaya, resim yapmaya bayılıyorum. Öyle mutlu oluyorum ki o zamanlarda.”
“Kimseye saygısızlık etmek istemem, bana saygısızlık edilmesini de istemem. Bu konuda titizim epey. Kırılmak istemem, ama kırmak da istemem. Çok yoğunuz, bu karmaşada istemeden kırabiliriz bazılarını. Böyle bir şeye neden olmuşsam da mutlaka tamir etmeye çalışırım.”
“BEN MEŞHUR DEĞİLİM”
Gencecik biri gelse karşına “Ben meşhur olmak istiyorum ne yapayım?” diye sorsa ne önerirsin ona?
“Meşhur olmak istiyorsan ben sana hiçbir şey söyleyemem, çünkü o ne demek, bilmiyorum derim önce.”
Ama bir dakika, meşhursun sen.
“Nasıl meşhurum ya, ben iyi oyunculuk yapmak için canımı dişime takıyorum.”
Orası muhakkak ama sen meşhur birisin aynı zamanda. Sokakta kimse seni tanımadan rahatça dolaşabilir misin?
“İnsanlar tanıyor tabii ama ben yine benim. Ben oyunculuk yapmak için uğraşan bir insanım. Tabii ki işimizle, kazancımızla bağlı olarak standartlarımız değişiyor ama ben yine benim sonuçta.”
Peki yine de sorsalar sana, ne önerirsin?
“Ben 13 yaşımda bir ajansın numarası bulup, annemle birlikte gidip ajansa kayıt yaptırdım. Bunu tabii ki öneremem kimseye. Sadece şunu söyleyebilirim, ben hep kendime güvendim. Bu güveni de bana ailem verdi. Azimliyim, şevkliyim ama hırslı değilim. Benim için felakettir hırs.”