Giriş
Muhteşem Yüzyıl dizisinde gördüğümüz harem, üzerinde çokça konuşulmuş, tartışılmış ve eleştirilmiştir. Haremin ve haremde yaşayan karakterlerin sahnelerinin, Sultan Süleyman'ın savaş sahnelerinden fazla oluşu muhafazakâr kesimlerin eleştirilerine maruz kalmıştır. Osmanlı Devleti gibi merkezinde mekânın bulunduğu, siyasi, ekonomik, ticari ve gündelik hayatın bu merkezi mekânın içinde ya da dışında olunmasıyla belirlendiği bir devletten ilham alınarak kurgulanmış bir dizide, harem sahnelerinin çok yer kaplaması olağandır.
Haremde yaşayan karakterlerin sınıfsal konumları, iktidara ve iktidarın yakınında olan karakterlere yakınlıkları, karakterlerin içinde bulundukları durumları yani karakterlerin kaderini belirlediğinden, üstünde durulması gereken bir konudur. Haremde gördüğümüz karakterlerin sınıfsal konumlarının nasıl belirlendiği, bu konumların değişebilirliği ve sabitliğinin neye göre şekillendiği gibi ayrıntılar, karakterlerin kişilikleri ve arzularıyla birleştirilerek nefes alan karakterlere dönüştürülmüştür. Devletin siyasi işlerinin görüşüldüğü Arz Odası'ndan daha fazla siyasi çekişme ve entrikaya mekân olan haremin önemi, işlevi ve içerdikleri kadar içermedikleri de dikkate değer unsurlardandır.
Bu yazıda eleştirilere konu olan, dizinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı meselesinden ziyade dizide temsil edilen haremin sınıflı yapısına ve devlet içindeki yerinin önemine değinilecektir. Haremin nasıl temsil edildiği ve dizi içinde ne kadar yer ayrıldığı bu bakımdan önem teşkil etmektedir. Gündemi belirleyen ve böylesine popülerlik kazanıp geniş kitlelere ulaşabilen bir dizinin izleyiciler tarafından nasıl okunduğu, hangi değer ve inançları besleyip hangilerini dışarıda bıraktığı önemlidir. Hitap ettiği kitlenin Osmanlı Devleti, tarih, dizi ve gündem hakkındaki fikirleri üzerinde belli etkilere sahip olarak değişiklikler yaratmıştır. Eleştirilerin şiddetine rağmen ezber bozduran böylesi bir temsile bakmak, dizinin izleyiciye dolaylı yoldan söylediklerine erişmek önemlidir.
Haremin yeri ve önemi
Harem dışarıdan her ne kadar padişahın ailesi ve mahremi için tasarlanmış, siyasetten uzak bir yaşam alanı gibi görülse de tam da siyasetin kalbinin attığı yerdir. Harem, hanedan ailesinin soyunun devamlılığının sağlandığı ve veliaht şehzadelerin her konuda eğitim görerek yetiştiği bir mekândır. Harem, devletin devamlılığını sağlamayı amaçlayan belli ritüellere ev sahipliği yapan, kurallarla denetlenen, nüfuzu olanın öne geçtiği siyasi bir mekân olarak karşımıza çıkıyor. Cariyeleri has odaya götüren altın yoldan geçmek, padişahla halvete girmek cariyeleri statü bakımından yükselttiği gibi siyasi bir sürecin de parçası yapıyor. Cariyelere, erkek çocuklar aracılığıyla devlet yönetimine yön verebilme şansı tanınıyor. Soy erkek tarafından devam ettiği ve kadınların devlet yönetiminde resmi olarak söz hakkı olmadığı için, erkek çocuk doğurmak cariyenin yaşamını şekillendiren bir süreç oluyor. İktidara yakınlıkları harem içindeki konumlarını belirliyor ve harem içi siyasete yön veriyor.
Harem, dizide Osmanlı Devleti gibi merkezden yönetilen bir devletin merkezi olarak konumlandırılıyor. Hanedan ailesinin devamlılığını sağlayan, hem Osmanlı toplumuna hem de tüm dünyaya karşı güç ve gösteriş imkânı sunan bir iç mekân içinde yaşanan olaylar konu ediliyor. Sarayın içinde yer alan bu mekân, padişahın ailesine ve cariyelerine ev sahipliği yapıyor. Haremde yaşayanların gündelik hayatlarının ve harem çalışanlarının çalışma koşullarının düzenlenmesi, devletin devamlılığı bakımından da önem teşkil ediyor.
Harem, padişaha hizmet eden, Valide Sultan’ın yönetiminde, sarayın içinde bir mekân olarak tasvir ediliyor. Hanedan ailesine hizmet edilen bu mekânda cinsiyetçi ve sınıflı bir yapıyla karşılaşıyoruz. Haremin idaresini yürüten Valide Sultan'ın bir kadın olarak resmen siyasetten uzak durduğunu, ancak hanedanın üreme politikalarını denetlediğini, dolayısıyla, siyasetin önemli bir figürü olduğunu görüyoruz. Resmen (ve normatif olarak) içinde olmadığı siyasetin tam da merkezinde yer alan bu mekânın kontrolünün Valide Sultan'da olması, onu devlet işlerinde ve devletin geleceğinde söz sahibi yapıyor..
Kadınların yaşaması, eğitilmesi ve hanedana hizmet etmeleri için oluşturulmuş bu mekânın sınıflı yapısı kendini fiziki ve maddi koşullarla gösteriyor. Valide Sultan'ın dairesi, haremin en büyük ve en gösterişli odası. Haremin üst katında yer alan bu dairede Valide Sultan'a hizmet eden cariyeleri de var. Padişahın her sabah validesinin elini öpmek ve hayır duası almak için geldiği bu oda, haremin iktidar merkezi olarak konumlandırılıyor.
İktidarını hem padişah annesi olmasından hem de soylu bir hanedandan gelmesinden alan Valide Sultan'ın harem içindeki yardımcıları, iktidarını ve gücünü nasıl pekiştirdiğini ortaya koyuyor. Valide Sultan'ın iktidarındaki haremin kurallarına uyulmasını sağlamak ve böylece haremin düzeninin devamlılığını sağlamakla görevli çalışanlar bulunuyor. Valide Sultan'ın emir ve isteklerini haremde yaşayan cariyelere iletmekle görevli olan Daye Hatun, Valide Sultan'ın haremdeki eli ayağı konumunda. Valide Sultan'dan sonra haremin en yetkilisi olan Daye, bulunduğu yere hanedana olan bağlılığı ve Valide Sultan'a ve ailesine duyduğu minnet ve saygıyla gelmiş bir karakter görünümü çiziyor. Görevleri arasında haremin düzenini sağlamak, hareme yeni gelen cariyeleri kontrol ederek onların hanedana saygılı ve itaatkâr birer kul olarak yetişmelerini sağlamak, harem defterlerini tutmak bulunuyor.
Haremdeki iktidarın temsilcisi olan Valide Sultan'ın çıkarlarına hizmet ediyor, gerektiğinde dostu, gerektiğinde müttefiki rolünde. Valide Sultan’ın hareme soylu bir sultan olarak gelmesinden gurur duyması ve cariyelere bu durumu ve köleliklerini sürekli hatırlatması haremin sahibinin kim olduğunu belirlemenin yanı sıra Daye'nin iktidara yakınlığının da bir göstergesi. İktidarla yürüyen ancak konumu gereği hanedanın sadık bir hizmetkârı olmaktan öteye geçemeyecek olan Daye, Valide Sultan'la bütünleşmiş, görev bilincini asla terk etmeyen; bağlılığı ve sadakatiyle elde ettiği konumunu kendi çıkarları, haremin düzeni, devamlılığı ve Valide Sultan'ın refahı adına korumaya çalışan bir karakter görünümünü ilk sezon boyunca koruyor. Konumu gereği ulaşabileceği en yüksek yere ulaşmış olan Daye'nin Valide Sultan'la Daye olduğunu görüyoruz. Attığı doğru adımlarla iktidarın en yakınında olan
Daye gücünü, Valide Sultan'ın kendisinden ve aynı Valide Sultan gibi konumunun getirdiği karar vericilikten alıyor. Daye, cariyelere ve astı olan diğer hizmetlilere karşı sert ve emredici tavırlarıyla otoritesini sağlıyor. Haremde olup biten her şeyden hem Valide Sultan'a hem de Sultan Süleyman'a karşı sorumlu oluşu, onu kuralları titizlikle uygulatmaya ve duygularını geri planda tutmaya itiyor.