Mükemmelin Kusuru
Mad Men hepimizi ortak bir yerden yakalıyor çünkü hepimiz büyümek istiyoruz. Hepimizin kendimizle, ailelerimizle, sevgililerimizle problemleri var. Aslında burada problem olan şey bu ortak hayatı paylaştığımız diğer insanlar değil, çünkü insanlarla da bir sorunumuz yok. Herkes kendine göre iyi ya da kötü. En az bizim kadar iyi ya da kötü. Burada sorunumuz olan esas şey aslında hayatın kendisi. Herkesi ilgilendiren hayatın ta kendisi. Tam bir “Hangimiz düşmedik kara sevdaya, hangimiz sevmedik çılgınlar gibi…” durumu. İşte Mad Men’de de kreatif direktör Don Draper adına hayat denilen kimine göre uzun kimine göre kısa bu depresyonu hepimiz adına yaşadı.
Korkunç bir insan Don Draper. Berbat bir karakter. Berbat bir koca, berbat bir sevgili, berbat bir baba, berbat bir patron... Kendisiyle ve devasa olduğunu düşündüğüm organıyla o kadar meşgul ki bütün dünyanın onun etrafında döndüğünü sanıyor. Ama tüm bu korkunç özelliklerine rağmen ona kim karşı koyabiliyor? Hiç kimse. Çünkü o kadar yakışıklı ve karizmatik bir adam ki ve baldırları o kadar kalın ki, hayatta bu tür kusurlar sadece onda olabilir gibi geliyor. Mükemmelin kusuru. Kusurlu ama yine de mükemmel çünkü o en’ler için yaratılmış. Çünkü o Don Draper.